peşin edit: işbu entry kimi çevrelerin işine gelmeyebilir.
türkiye ye ve türk insanına ders olması gereken olay. geçtiğimiz yıl uzunca bir süre yazıldı çizildi... türkiye malezya olur mu dendi... ancak unutulan bir şey vardı... malezya yeni yeni modernleşmeye çalışan bir ülkeydi ve yıllardır da şeriat hüküm sürüyordu. ancak tam yanıbaşımızda duran bir örnek hiç dikkatimizi çekmedi... krallık irandan, mollalık iranına. kimimizin kendi gözleriyle gördü, kimimiz okudu, okudukça anlamlandırmaya çalıştı. evet şahlık döneminde iranda zenginle fakir arasındaki uçurum git gide büyüyordu... bunun sonucunda halk isyan durumundaydı, tam bu noktada mollalar geldi... demokrası dedi, özgürlük dedi, iş dedi, yemek dedi... aslına bakarsak resim ne kadarda çok yeni çizilmiş gibi değilmi... günümüz türkiyesine bakıyoruz. molla kılıklı bir adam geliyor, devletin bütün katlarına kendi mollacıklarını yerleştiriyor... ne kadarda benziyor değil mi iran a...iranda devrim bir gecede oldu 1979 yılının bir gecesinde insanlar öldürüldü, rejim değişti... şimdi türkiyeye bakıyorum da bir gecede bir bakmışız "a" olmuş "elif", "abc" olmuş "elifba"...
Bu sıralar bir benzerini yaşıyoruz ülke olarak. Hatta olmuş bile olabilir. A diyeni alıyorlar merkeze devam edip aa derse tutukluyorlar.
Türkiye bir çıkmaza girdi.
Ek: ha şimdi çok bilenler atlayacaktır yok işte ne alakası var biz şii onlar sünni burası iran olmaz falan fıstık. Ben peşinen başka bir şeyden bahsettiğimi belirteyim.
Edebiyatıyla, sanatıyla, ilimi, bilimi, zerafetiyle göz kamaştıran güzellikte ve başarıda olan şahane bir medeniyetin, yerle yeksan edildiği, lanet olası devrimdir.
Din sömürücülerinin, tacirlerinin, bünyelerinden zehir zıkkım saçan insan vasfını yitirmiş varlıklara aittir.
hakkında birçok kaynaktan yararlanarak araştırdığım bir olay.
burda olay şöyle hacı abi;
aslında mevzu 1979 yılında ayetullah humeyni tarafından iran'ın monarşi lideri şah rıza pehlevi'den yönetimi alması.
fakat bu olaylar olana kadar, iran ekonomisinde ciddi büyümeler kaydediliyor.
şah rıza pehlevi, aslında iran petrolleri ve yeraltı kaynaklarını ingilizlere peşkeş çekiyor. düşün o kadar kötü bir ekonomi var ki, çıkarılan petrollerin ve yeraltı kaynaklarının yüzde 90'ına ingilizler el koymasına rağmen ekonomide yine de ciddi büyüme oluyor. tabi bu halka da yansıyor. orta sınıf gitgide zenginleşmeye ve alım gücünü yükseltmeye başlıyor. fakat yine de alt sınıfla aradaki bağların kopmaması sağlanamıyor.
o dönem öğrenci olan bir iranlı, tahran'da, sadece ingilizlerin takılabildiği, kapısında köpekler ve iranlılar giremez yazan eğlence mekanları olduğunu anlatıyor. sokaktaki 10 otobüsten 9'unu iranlılar kullanamıyor. bunun gibi birçok muhabbet var.
tabi sen halka bunları yaparsan halk da sana cezayı verir aga.
ayetullah humeyni dediğimiz adam, aslında imam. bu tarz olaylara cami cemaati ile vaazlarda tepki gösterirken, hemfikir olan iranlı çoğalınca, herifin cemaati büyüyor. şah rıza pehlevi de bakıyor ki bu humeyni benim için tehlike, bunu önce ırak'a, sonrasında paris'e sürgün ediyor. fakat akacak kan damarda durur mu? humeyni'nin yanındaki müridleri, vaazlarını kasede kaydederek, iran'daki bağlantılarına yolluyor ve el altından halka dinletilmesini sağlıyorlar. bu yüzden dünya genelinde bu devrimin adı, kaset devrimi olarak da bilinir.
sonuçta olay şah rıza pehlevi'nin sağlık sorunları sebebiyle ingiltere'ye gitmesi ve ordan bir daha geri dönememesiyle sonuçlanıyor. ayetullah humeyni paris'ten geliyor, monarşi yıkılıyor, yerine iran islam cumhuriyeti adı altında bir düzen getiriliyor.
humeyni geldikten sonra yaptığı ilk işlem, şah döneminde yasaklanan ne kadar kitap ve yazar varsa, hepsinin tercümanlarca çevrilip kitapların kilo ile satılmasını sağlamak.
ülkede kalan şah dönemindeki üst düzey yöneticiler, iran islam devrimi mahkemeleri tarafından yargılanıyor ve büyük çoğunluğu idam edilmek suretiyle cezalandırılıyor.
işin bu kanadında sallandıran hakim olarak adlandırılmaya başlanmış, sadık halhali isimli bir hakim var ki, onu da sonra anlatırım o da ayrı bir perspektif. fakat çok kalem kırmış, düşün adı sallandıran hakime çıkmış.
bugün gelinen noktada iran hala ayetullah humeyni tarafından gerçekleştirilen bu düzen ile yönetilmeye devam ettiriliyor.
hangisi daha iyi bunu en iyi iki dönemi de yaşamış bir iran vatandaşı bilir ama ben mümkün olduğunca objektif kaynaklardan araştırmaya çalıştığım kadarıyla, şah rıza pehlevi'nin tam bir ingiliz ajanı olduğunu düşünüyorum. kısacası şuanki düzenleri bence daha iyi.
komşu ülkelerin yakın tarihlerine ışık tutan, ciddi bir olaydır. daha fazlası için objektif kaynaklardan araştırmanızı tavsiye ederim.
bir benzerinin türkiye'de uygulanması için uğraşılan devrimdir.
şartlar ve mekan farklı olsa da, hedeflenen amaç çok açık ve nettir. o günlerde asılan tudeh üyeleri gibi bugün türkiye'de açıkca akp'liyim diyemeyen fakat akp'yi pek demokrat bulan zat-ı muhteremler de asılmak istenecektir.
erdoğan'ın humeyni'den farkı sadece takım elbise midir?
bir anda olmayan devrimdir.
iran'Da ilk önce bir çok ordu subayı çeşitli oyunlarla hapislere atıldı, daha sonra sürgündeki hümeyni iran'A döndü ve yeşil devrim başladı.
bir benzerlik dikkatinizi çekiyor mu?
1979 yılında gerçekleşmiş devrimdir. devrim öncesi şah rejimini devirmek için humeyni ülkedeki tüm muhalif güçleri yanına çekmeyi başarmıştır. sivil itaatsizlikle doruğa ulaşan eylemlerin sonunda şah kaçmak zorunda kalmıştır. humeyni ülkesine döndüğünde milyonlarca kişi tarafından karşılanmış ve bu karşılama tarihe en büyük kitlesel karşılama olarak geçmiştir. devrimin hemen ertesinde devrimi dış ülkelere taşırma politikası denenmiş ancak başarılı olamamıştır. günümüzde de bu politika olsa da eskisine oranla daha arka planda kalan bir politikadır. devrimden bir kaç yıl sonra halktaki devrim ateşinin sönmesiyle toplumsal rahatsızlıklar da gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. her ne kadar rejimi ayakta tutan islam gibi görünse de fars milliyetçiliği de hala etkin bir öneme sahiptir.