Malesef Türkiye Cumhurbaşkanıdır. Kendisi Başbakanımızın adeta oyuncağı olmuş durumda.
(bkz: kalk Abdullah)
(bkz: otur Abdullah)
(bkz: aferin Abdullah)
böyle olmamalı.
2007 yılında, cumhurbaşkanlığı seÇimi iÇin adayımız sayın kardeşim Abdullah Gül'dür demiş bir adama bunca yıllık dava dostuna arka Çıkmıştır. iradesizlik değil vefadır. HiÇ boşuna umutlanmayın bunlar öyle birbirini satacak, muhalefetin kendileri gibi zannettiği insanlardan değiller.
bunca yıllık dava arkadaşı değil, hocası ve hatta kendisini babasından daha iyi yetiştirmiş necmettin erbakan'ı bile satanlar, birbirine bugün mü destek çıkıyormuş?
tüm medeni ülkelerde, devlet yöneticilerinin, diğer bir deyimle devlet yönetimindeki karar mercilerinin bir arada bulunduğu bu tür üst düzey protokol davetleri, açılış veya yıl dönümlerinde teamüller ön plana çıkar.
bu teamüller gereği, özellikle milletin temsilcisi durumundaki cumhurbaşkanına hitaben yapılan konuşmaların olabildiğince kısa tutulması, söylemin öze yönelik olması ve temel noktalarda tespitleri içermesi esastır. bu bağlamda, hatiplerin konuşma metinlerinin bir, en fazla iki a4 sayfasını veya on dakikalık bir süreyi aşmaması beklenir. dolayısı ile barolar birliği başkanı konumundaki metin feyzioğlu'nun 25 dakikayı bulan konuşması ile bu teamülleri çiğnediği açıktır.
buna mukabil, devletin en yüksek makamı olan cumhurbaşkanlığı makamı sahibinin bulunduğu bir ortamda başbakanın kalkıp da hatibi edepsizlikle suçlaması, bu da yetmezmiş gibi cumhurbaşkanını bulunulan mekanı birlikte terk etmeye davet etmesi ve cumhurbaşkanının da bu davete icabet etmesinin literatürde tariflenmiş bir adı yoktur.
- ancak, illaki bir ad verilmesi isteniyorsa buna, kısaca kepazelik diyebiliriz.
acizlik, yorgunluk, eziklik gibi sıfatların bulunmaması gereken mevkidir cumhurbaskanligi. halbuku bazı ùlkelerde kendi altı olan isim baska bir isme diktatorluk yapiyor cumhurbaskaninin basbakani dizginlemesi gerekir, basbakanin az terbiyeli ve saygili da olmasi gerekmektedir bu tarz ülkelerde.
kendisine göre oluşturulan bir protokolde başbakanın kendisini kontrol edemeyip salonu terketmesi üzerine genelkurmay başkanı ile birlikte peşine takılan zattır. başbakan aslında onun bulunduğu bir ortamda onu kaale almamış ve böylece kendisine ve onun şahsında devlete saygısızlık etmiştir.
ancak, tekrar aynı makama seçilmek veya partisinin ve hükümetin başına geçmek için yanıp tutuştuğundan dolayı olan biteni devlet adamı gözüyle değerlendirmesi ve tepki koyması kendisinden beklenilemez. bu açıdan iradesine süper derecede hakimdir.