Ulster Üniversitesi kıdemli Psikoloji Profesörü Richard Lynn'in, ingilizlerin saygın yayın organı Telegraph gazetesinin web sitesinde yayınlanan tezi. Profesörün tezine göre, geçtiğimiz asırda dini kurallara uyulmada gözlenen azalma, toplumsal zeka seviyesinin giderek yükselmesiyle doğrudan bağlantılı imiş.
ingiliz bilim adamlarının hergün onlarcasını gazetelerde görmeye alıştıgımız portakal cinsel gücü arttırıyor elma kanseri önlüyor tarzı sadece gazetelerin alt sütünlarına haber olabilecek degerde bir önerme.
daily mirror tarzi gudik bir tabloidde rastladigim haber olarak sunu soylemeliyim haberin yaninda 3. sayfa guzeli vardi oyle ciddiye almislar yani bu haberi..arti olarak gayet normal richard lynn'in bu tezi cikartmasi insanlar kendi goruslerine sacmada olsa dayanak bulmaya calisir normal olarak inancsiz birinin inanmayanlara ovgu dolu sozler yagdirmasi mantikli..
bazı şeylerin akıl ve mantık ikilisiyle açıklanaması sonucunda oluşuyor bu durum. o yüzden salak olmak en iyisi, böyle körü körüne inanmak, makbul gören o, ben inanayım da, mutlaka birileri kafa yorar mantığı. çok güzel oluyormuş böyle olunca.
sosyolojik araştırmalarda araştırmacının inanç ve tutumunun araştırma sonucunu nasıl etkileyebildiğinin bir örneği.
halbuki bu adam bilimadamı olduğuna göre kesinlikle bilir ki korelasyon ve nedensellik aynı şey değildir. yani iki olay arasında istatistiksel olarak anlamlı bir bağıntı var diye bu iki olay arasında neden sonuç ilişkisi olmak zorunda değildir. örneğin fener in birinci olduğu yıllarda ekonomik olarak iyi büyümüşsek bu zamana kadar, fener birinci yapılırsa ekonomimiz büyüyecek veya ekonomik büyüme sağlanırsa fener birinci yapılmış olacak denemez.
buradan, salak olmadığına göre, bu araştırmacının spekülasyonla meşhur olmaya veya ateistlik ayağıyla karı kız düşürmeye çalışan biri olduğu sonucunu çıkarıyorum.
nasil böyle bir sonuca vardigini açikça tatişilacak konu. nasil oluyorda yere göge sigdiramadiklari newton aristoteles descartes ler bile tanriya inanirken tutup böyle bir iddiada bulanabiliyor. bir tek darwin engels mao v.b binlerce alimlerden daha üstün tutulamaz.genelleme yapmasi lazim. ayrica darwin bile inaniyordu sadece ona kilise iyice zayifladi öyle bişey ortaya at ki içinde tanri olmasin denmişti.*
insanların, zeka demeyelim de, daha fazla öğrendikçe, bilgilendikçe, bilinçlendikçe herşeyi daha çok sorgulamaya başlamasının sonucudur. zira dinler dogmatiktir. sorgulama kaldırmaz.
eğer ki bir gün yataktan kalktığınızda herşey size ters geliyorsa, içinize herşeyin yanlış olduğu konusunda bir kurt düşmüşse bilin ki inancınızı kaybediyorsunuzdur. devamı da gelicektir zira her soru bir başka soru yaratıcaktır.
dip not: burdan rica ederim yazar arkadaşlar alınmasın. inananlar cahildir, bilinçsizdir gibi bir anlam çıkmasın. asıl sorun;
misal firavun gibi ya da ebu cehil gibi. (ikise de toplumun en üst katmanındaki inkarcılardandır)
ingiliz bilim adamları şayet zeka <==>kibir ilişkisini de araştırsalar (ahanda buraya yazıyorum) aynı sonuca varacaklardır.
ve kibir inkar konusunda tehlikelidir.
başlığı görünce herkesini bu durumun dışında tuttuğu şeydir. bir kere "ben ne salağım lan iq um kesin 10 falandır" diyen birini görmedim. herkes zekidir bu ülkede, herkes her şeyin ucundan acık bilir, sayfalarca günlerce konuşur.
biz ki, iq testlerini karelerle kutularla, şu sayıdan son hangisi gelecek? 5 mi? ha o zaman senin iq yüksek abi.. testleriyle büyümüşüz. ortalamanın altında bir adama ayarı verirsin alttan, milyon dolarlık mekanlarda testler yaparsın, ne oldum lan ben? der herif. sonra dersin ki buna "ulan salak biz kandırdık seni allah olmasa bu mekan olur muydu?" diye kafasını da bir güzel karıştırırsın. bütün inançları, hayatın çözer bu. sonra da albüm yapar, ne bileyim program sunar. izleriz biz de. öyle, ölürüz sonra ne bileyim.
bilimsel gerçeklerin insanlara ağır gelebileceğini düşünmemiş bir bilim adamının beyanatıdır.
-salak mıyız lan biz şimdi
-hayır beyefendi bir koreleasyondan bahsediyoruz şimdi
-korolo ney lan, küfür mü ediyo bu bana
-hmm, siz de haklısınız aslında
p.s.
her sene ekonomi büyüyor ve her sene fener şampiyon oluyorsa, bir yerden sonra nedensellik aramak zorundayız. kimse kusura bakmasın.
iq seviyesinin yükselip uzmanlaşarak cahilleşmesi-uzman/cahil-sonucu oluştuğu iddia edilen durum. bu artış tanrı inancını azaltıyorsa, eq seviyesinin yükselmesi durumunda da kişi pokerde asla kaybetmez(?)
iq seviyesinin tespitinin gerçekleştirildiği metodun açıkca belli olması üzerinden, o alanda uzman olmak, diğer konularda cahil kalmak manasına da gelebileceğinden cehalettir. einstein'in iq seviyesi en yüksek insan olduğu söylenir, kendisi fizikçi, o konuda uzman. fakat sosloyoloji, psikoloji, sanat ve benzer diğer birçok konuda, o alanın uzmanları yanında fikri olmayan bir cahil. öyleyse iq seviyesi aklın genel olarak gelişmiş olmasının ispatı değil.
akıl sahiplerinin bazıları, genel bilimsel verilerin depolanması ve eklektik yöntemle bir kanıya varabilmek yetisini gösterebildiğinde; diyalektik, müsademe, mefhum u muhalif, istihraçın zihninde yeşermeye başlamasının ardından gelişip, fikir üretme, kemale erme noktası olan concept-proposition-syllogism-reasoning(kavram, yargı, sonuç, çıkarım) mevkiinde artık onca yolu aşıp gelmiş, aklını çıkarıma varan noktaya dek terbiye edip, ehlileştirebilmiş olmasının neticesinde tanrılaşır.
aklıyla tanrılaşmış birinin artık bir tanrıya ihtiyacı yoktur. bunları, tezlerini çürüttüğünüzde, kendi savlarının açmazlarıyla ikna metodolojisine yöneldiğinizde ve az bile olsa başarılı olduğunuzda, tanrılarına küfür edilmişcesine tepki vermelerinden tanır, deşifre debilirsiniz. egoları durmaksızın akılın dolduruşuyla hırlayan bu kişiler, tanrılaştırdıklarının gücünün yetmediği yerde baskıcı ve zalim olabilirler.
eq'yu yukarıda bırakmıştık, alıp aşağıya sadece duygu kavramına tasvirle sabitleyip aklın aynı yöntemle geliştirilmesini de yanına koyduğumuzda önceki akıl sahibine göre bu kişinin tek sıfatı olacaktır: yobaz.
dolayısıyla bu sıfatın bu coğrafyada tek sahibi kılınmış kişisi müslümandır ve müslüman, iddia makamının ebleh nazariyesine göre hiç araştırmaz. araştırsa dahi, araştırdığından içtimai meselelere inandıkları üzerinden sentez yoluyla gidip kanıya varması, çıkarıma gitmesi, sonuca ulaşması pek mümkün değildir. çünkü o, aklı tüm yetenekleriyle birlikte inandığı yaratıcının hizmetinde olandır.
ölçülemeyen fakat, var olduğu kesin olanlara anlam katamadığı halde, akılla izah edilemeyen varlığı tartılıp biçilemeyenlerin hayatın ortasında yaşıyor olmasına inat, akıl tanrısının hizmetkarı olmuş, yok sayılmışların öteleyicisi kişi ile aklını kullanan ama ilahlaştırmayanın mücadelesi dünyanın sonuna kadar devam edecektir. bir sonuç var elbet: kazananı maverada göreceğiz. diğer akıl sahibinin diliyle de izah edelim, haksızlık olmasın: ya da asla bilemeyeceğiz.
meselenin özünde bir seçim yapmak zorunluluğu fiilinden başka bir şey olmadığı gerçeği doğrultusunda, son cümlenin muhatabı 2 tarafın hatrına:
t1- ölüm = başlangıç.
t2- ölüm = yokluk.