"Ölmek üzereydi. Sımsıkı kapali yumruğunu kapıcı açtı. Bu avucun içinden bir ipekli mendil su gibi fışkırdı.
Ya... iyi, halis ipekli mendiller hep böyledir. Avucunun içinde istediğin kadar sıkar, buruşturursun: sonra avuç açıldı mı, insanin elinden su gibi fışkırır."
yukarıdaki satırlarla son bulan bu hikaye, durum öykücülüğünün en güzel örneğini içerir.