en çok vergi kaçağının olduğu bir sektör nasıl olurda lokomotif olur? sorusunu akla getirir.
istihdam bakımından en fazla sigortasız işçinin olduğu sektördüm zannımca. ha keza tekstil sektörü de değildir. olsa olsa otomotiv olabilir.
yapılan konutun ihraç edilemeyeceği düşünüldüğünde tam bir palavradır. zira döviz girişi sağlamaz. bir lokantanın çalışanlarına yemek satması gibidir. adamlar senin verdiğin maaşın bir kısmını sana iade ederler o kadar ? aynı para döner, durur. kapalı devredir...
inşaat sektörü önemli bir sektör. çünkü bir çok is sahasiyla baglantilidir. pencereden seramiğe, beyaz eşyadan mobilya ya kadar pek çok sektör buradan beslenir.
ancak turkiye de oldukça yoğun bicimde inşaatla uğraşan irili ufakli çok firma var. çevremize baktigimizda her yerin inşaat olduğunu görüyoruz. genelde kurnaz karadenizliler bir yerde kelepir arsa buldularmi yaninda konup dikiyorlar bi bina ve fahiş karlarla satip paraya para deniyorlar.
ülkenin dört bi tarafında yiginla inşaat yapiliyor. elbette talepten bagimsiz bu kadar uapilmasi zor ama uzun vadede düşündüğümüzde ekonominin ayakta kalmasi ve gelişmesini sağlayan noktalar değildir; hatta balon bir büyüme göstergesi yaratir.
ekonominin lokomotifi olacak ve surdurulebilir, kalici bir gelisim sunacak sektör öncelikle yuksek katma değerli olmalidir. inşaat sektörü tamamen emek yoğun bir is alanı. o kadar da yuksek teknik bilgiye ihtiyaç yok.
Zaten baktigimizda da ülkedeki pek çok bina benzer yapida. tasarim ve mimari olarak inavasyonlar bulunmuyor.
asil lokomotiflik hizmet ve bilişim sektöründe olmalidir ki ekonomi gelissin, katma değeri olsun ve sürdürülebilirlik saglansin
Her tarafi betonlastirmak ülkeye bir şey getirmez.
Fransa, Japonya vb. ülkelerin inşaat şirketlerinin yaptığı gibi Türkiye vb. ülkelere gelip milyarlarca dolar alarak köprüler, tüneller vb. yapılar inşa etmek, o inşaatları yapacak mühendis, mimar, teknisyen vb. insanları yetiştirecek eğitim sistemine sahip olmak, o inşaatta kutlanılacak vinç, dozer, kamyon vb. ağır sanayi ürünlerini üretecek, inşaatta kullanılan kimyasallar, demir vb. ürünlerin hem ham maddesini üretmek hemde bu ham madde ile ürün üreterek Türkiye gibi ülkelere kakalamakla olur.
Gidip Çağlayan'a 10 M2 nalbur dükkanı açıp, sonra malum partiye yandaş olarak malum partiden hiç faizsiz veya hiç geri ödemesiz bol bol kredi alıp, üstüne beleşe alınan ve hemen ardından bir anda imar ruhsatı verilen ormanlara beleşe diktiğin toplu konutlardaki her bir daireyi kendi vatandaşına 1 Milyon dolar fiyata kakalamakla değil....
bir gerçek var ki yadsınamaz. bu ülke inşaat üzerinden yol alıyor. veya alamıyor.
sadece bina yaparak ne kadar ileri gidebileceğimizi kimse düşünmüyor. çünkü herkes anlık kazanca kilitlenmiş durumda.
kimse geleceğe dair planlar yapmıyor. bina yapayım para gelsin. her yer bina olup yabancı kaynaklı paralar suyunu çekince buraya yatırım yapan yabancılar bir gelir olmadığını görünce ne yapacak bu ülke merak konusudur.