ata nın son zamanlarında sırtından bıçaklanırcasına sıkıntı çekmesine neden olan çekememezliktir. yine de yine ata niye ona bırakmış ortamı bilinmez.
Atatürk’ün istanbul’da birinci komadan çıkıp ikinci komaya girmek üzere olduğu son günlerde Kazım Özalp Paşa inönü’ye Atatürk’e geçmiş olsun demek ve helalleşmek üzere istanbul’a gitmesini tavsiye eder. Tren biletini de aldıran inönü tereddütle konuyu bir de Refik Saydam’a sormak ister. Refik Saydam kendisinden beklenmeyen bir tepki göstererek bunun bir komplo olduğunu, O’nu öldüreceklerini, kedisinin buna razı olmadığını haykırır. Bunun üzerine zaten gönülsüz olan inönü ziyareti iptal eder. Ölüm yolculuğunun yaklaştığını birkaç ay önce hisseden Atatürk noter çağırtır ve vasiyetini hazırlatır. inönü’nün iki oğluna da tahsil aylığı bağlanması inönü’yü çok kuşkulandırır. Bu kuşkular içini kemirirken, bir de Atatürk’ün yakın çevresinde kendisi aleyhine tertibat olduğu haberi de gelince iyice gerilir. Buna rağmen Atatürk henüz ölmemişken taraftar kazanma ve kendisini Cumhurbaşkanlığına taşıyacak irtibat çalışmalarına hız verilir. Geleceklerini garanti altına almak isteyen menfaatçi kişiler zaman kaybetmeden inönü’nün etrafında toplanmaya başlarlar. Celal Bayar ise bir taraftan hükümet işleriyle meşgul olurken, diğer taraftan da istanbul’da bulunan Atatürk’ün sağlığı ile yakından ilgileniyordu. Atatürk, her yıl olduğu gibi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Meclis kürsüsünden okuyacağı nutkun ana esaslarını hazırlamasını ister. Uzun süren çalışmalar sonucu nutuk hazırlanır, ancak bu kez de sağlığı Ankara’ya gitmek için uygun değildir. Nutkun Başbakan tarafından okunması kararlaştırılır.
Bu sıralarda inönü’nün kulis faaliyetleri son hızla sürmektedir. Bayar taraftarı görünüp, aynı zamanda inönü için çalışarak ikiyüzlü bir siyaset izleyen birçok kişi vardır. içlerinden bazıları Celal Bayar’a gelerek nabız yoklamak istemektedirler. Ancak Bayar’ın bu buhranlı günlerde, üstelik Atatürk henüz sağ iken yürütülen bu çalışmaların karşısında olması, hatta “evvela asarım, sonra muhakeme ederim.” sözleri dahi yürütülen kulis faaliyetlerini önleyemez. Atatürk 9 Kasım günü yakınında bulunanları çağırarak ellerini öptürür ve veda eder. Aynı günün akşamı Ata’nın sağlık durumunun tamamen kötüleştiği haberi gelince Ankara’da Bakanlar Kurulu, Mareşal ve inönü toplantıya çağrılır. Toplantı bitiminde Celal Bayar istanbul’a yola çıkar. 10 Kasım günü Atatürk vefat eder etmez ölüm tutanağını alarak Ankara’nın yolunu tutar. Salih Bozok ve birkaç görevli dışında Dolmabahçe sarayı tamamen boşalır. Salih Bozok intihar girişiminde bulunur. Herkes bundan sonrasının hesapları ve pazarlıkları için bir tarafa dağılır. Durum telefonla başbakanlığa bildirilerek cenaze hazırlıklarının başlaması sağlanır.
Meclis acilen toplantıya çağrılır. Malatya Milletvekili ismet inönü oybirliği ile Cumhurbaşkanı seçilir.
Bundan sonrasında cenazenin Ankara Etnoğrafya Müzesine taşınması, Başbakan Celal Bayar’ın görevden ayrılması ve yeni ekonomik düzen sıkıntılarının yaşandığı, Atatürk’ün en güvendiği iki bakanın hemen görevden alınması ve 12 yıllık inönü devri başlar. Bu devir kendi adına para basan, hiç ihtiyacımız yokken daha önce manda yönetimini savunduğu ülkelerden borç para alan, daha da önemlisi 1946 yılında tekrar seçilmesiyle 12 yıl boyunca Rasat Tepe’de yaptırılması gereken Anıtkabir’i inşaat halinde bekleten ve ilgilenmeyen inönü devridir. 1950 yılında görev süresinin dolması üzerine yerine Celal Bayar seçilir. Cumhurbaşkanı Bayar Çankaya Köşkü’nün bahçesinden inönü zamanında kaldırılan Atatürk büstünü tekrar yerine diktirerek kaidenin üzerine “Atatürk seni sevmek milli ibadettir” sözünü yazdırmıştır. Yine Bayar bir daha Atatürk aleyhine değişiklik yapılmasın diye 1951 yılında 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanununu çıkartmıştır. Diğer önemli hizmeti ise 1950–1953 yıllarında Anıtkabir inşaatı bitirilerek Atatürk’ü ebedi istirahat yerine defnettirmiştir.