ciddi anlamda hayat değiştirebilecek bir film. insanın hayattan ne beklemesi gerektiğini, ne yapması gerektiğini, neyin önemli olduğuna karar verme noktasında nereye bakması gerektiğini gösterebilecek bir film. ben izledim çok sevdim, tavsiye ederim.
hayatı sorgulatan, paranın, kariyerin, okumanın, arabanın, evin, aşkın, çalışmanın, ailenin hiç bi önemi olmadığını, tek önemli olan şeyin insanın kendi maceraları ve hayatı özgürce istediği gibi yaşaması olduğunu gösteren, gerçek hayattan esinlenerek yapılmış, oyuncu kadrosunun çok az kişiyle sınırlı olduğu bir film. çok ince hayat dersleri çıkıyor, gerçek hayattan bir hikaye olması insanı çok etkiliyor, sonu beklendiği gibi değil ama mutlaka izlenmesi gerek. müzikler eddie vedder(?)'dan ve ne zaman seyahate çıksam bana özgürlüğü hissettiren o şarkıları dinleyip kendimi müziğin ve otobüsün götürdüğü yere bırakırım.
hayatımda izlediğim açık ara en güzel film.
beni bu kadar çok etkileyen başka bir film olmadı, olmaz da sanırım.
filmden sonra öğrencilik yaşamım boyunca türkiyenin çoğu yerini otostopla gezdim.
mezun olduktan sonra kamp yapmaya, doğa ile iç içe olmaya başladım.
yaylalarda, dağlarda, ormanlarda kamp yaptım çadırımla, kurt sesleri de duydum, domuz da gördüm, çakal da.. bulduğum her fırsatta yeni yerler keşfettim/ keşfediyorum. yaylada oranın yerlileri ile çalıştım, inek sağdım, saman taşıdım, odun topladım, kestim, biçtim. traktör kullandım, ekmek pişirdim..
hayatımda yaşadığım, deneyimlediğim en güzel duygular, doğayı keşfettiğim zamanlarda oldu.geçen yıl italya'ya gittim. şubatta kars'a gidip çıldır gölündeki buzu kırıp balık tutacağım. mart'ta hindistan'a gideceğim.
yazın arabamı değiştirip 4x4 bir araç alacağım, ve ömrüm boyunca yeni yerler keşfedeceğim. belki bir gün herşeyimi bırakıp onun gibi çok uzaklara gideceğim. bir film, insanın bu kadar hayatını değiştirebilir mi ? evet değiştirebilirmiş.
film hakkında fazladan bir şey söylemeye gerek yoktur. gerçek birinin hayatından esinlenilen karakterin bu öyküsü birçok açıdan ham özgürlüğün nasıl olabileceğine dair ışık tutuyor. ben bu adama, bu beyne aşık oldum. her izlediğimde bir kez daha aşık oluyorum.
dünyadaki sisteminin tamamına aykırı davranarak insanlardan uzaklaşan ve o dönemde yaptıklarını konu alan film.
izlediğimde gerçekten zihnine hayran kaldığım,toplumun tüm yoksunluğunu ve o düzenin ne kadar saçma olduğunu göstermiştir.
gerçek bir hayat hikayesi olan filmi izlemenizi tavsiye ederim.
"Çoğu insan onları mutsuz eden koşullarda yaşıyor ve yine de bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Çünkü güvenli, rahat, rutin bir hayata koşullanmış durumdalar. Tüm bunlar huzur veriyor gibi görünse de insanın içindeki maceracı ruh için kesin olarak belirlenmiş bir gelecekten daha yıkıcı bir şey düşünemiyorum. "
Kesinlikle "gaz a gelmiş azıcıkta psikolojisi bozulmuş" bir gencin hikayesini anlatmamaktadır.
1992 yılında bu olay yaşanmış 1996 da kitabı yazılmış ve 2007 sean penn tarafından filmi çekilmiştir.
Öncelikle tam olarak izlemenizi tavsiye edeceğim filmi.
Mccandeless 1992 yılında alaskaya doğru yola çıktığında tek hayali alaskada zaman geçirmek doğada yalnız kalmaktı tek başına !
Zaten o yola çıkmadan önce 2 yıl bunun hazırlığını yaptı hazırlık aşamasında filmdeki 3 oyuncuda gerçekten mccandeless in konuştuğu kişiler.
Para ve kariyer baskısı, toplumun dayattığı kurallar vs şeylerden uzaklaşmak isteyen birinin hikayesi.
Olay ve film ile ilgili detaylı anlatım için https://www.frmtr.com/gar...k-hikayesi-into-wild.html
Sen şehirde yaşa büyü gel sonra vay efendim ben parasız pulsuz doğa anayla yaşar büyürüm. Nahh büyürsün evladım nahh. Bilmediğin otu yersin Öyle ölüp gidersin işte. Ama ben yiğenlerim ben çiftçi adamım neyi yiyip neyi yemecemi bilirim. Zaten gelir desen yok gider desen çok. Yaşayıp gidiyoz.
Christopher McCandless hayatından esinlenilmiş bir film. sanıyorum ki izlemeyen çok kişi yoktur.
hepimiz doğanın bir parçasıyız. topraktan geldik toprağa gidiyoruz. dünyaya bir kez geliyoruz ama uğraşlarımız bitmek tükenmek bilmiyor. kimi ne kadar üzeriz, cebimizde para var mı, nereden sabah oluyor nereden akşam oluyor belli değil.
günlük yaşantımızda iki dakikalığına maviliklere gözümüz dalıyor, ruhumuz yeniden doğmuş gibi oluyor.
umutlar hep cennet olmuş. tek umut cennete gitmek diye düşünülüyor. etrafımıza bakmayı bir türlü denemiyoruz.
dünya da bir cennet ama biz yaşa(ya)mıyoruz. https://www.youtube.com/w...p;list=PL4751B5EA5A55206C
film repliği değil bir söz bırakıyorum;
'' özgürlük; koşarken kollarının arasından kayıp giden rüzgardır. ''
Normal şartlar altında açken insanlara saldırması gerekirdi fakat filmde saldırmamasının ve yememesinin nedeni zehirli ot yiyen birini yiyip kendini zehirlememesi buda ayıların ön hislerinin çok kuvvetli olduğunu gösteriyor.