1. ''hayatından memnun değilsen tek yol ondan kurtulmak değil, değiştirmeyi dene''.
memnun olmadığımız şey hayatımız değil de hayatın ta kendisiyse? bu hayatta sürekli olarak mutsuzluk, hastalık, huzursuzluk, eksiklik, kötülük vesaire olumsuzluklar kol geziyor. insan yaratılırken aynı zamanda bunlarla lanetlenmiştir de. keyifli bir şekilde akşam yemeğini yedikten sonra dişlerinin arasına takılan ve seni rahatsız eden yemek parçacıkları var bu hayatta. hapşırmak var, adım attığın zaman tırnağının batması var, insanlarla anlaşamamak, sineye çekmek, stres olmak var. ağrı var sızı var, mide bulantısı var. aşağılanmak var, üzüntü var, sinirlenmek çokça var. en çok da beklediğini bulamamak, hayal kırıklıkları var. hayatının ve kafanın genelini bunlar kaplarken yaşamın güzel olduğunu nasıl iddia edebiliyorsun? hayat böyle olduğu sürece ki değiştirmeye kimselerin gücü yetmez, onda iyi şeyler aramak, her şeye rağmen değer demek son derece aptalcadır. asıl delilik intiharda değil buradadır. intihar etmek; her şeye rağmen yaşamaya değmeyeceğinin farkına varmaktır.
2. '' ya geride bıraktıkların?''
er ya da geç ayrılmak zorunda olduğun kişiler mi? belki de buna hiç değmeyecek kişiler yüzünden mutsuz bir şekilde yaşamaya devam etmek mi? en azından onları üzmemek için fedakarlık yapmak mı? buna fedakarlık denemez çünkü o geride bıraktıklarına sorsan zaten senin mutlu olmanı istiyorum diyeceklerdir. ee bu hayatta mutlu olamıyorsan o zaman nasıl yapalım?
3. ''cehenneme gidersin.'' en güldüreni de budur. cehennemden farksız bir hayat yaşarken hala cehenneme gitmekten korkmak. ayrıca inananlar için allah'ın sınırsız merhamet sahibi olduğunu da hatırlatmak gerekir.
4. ''hayatın karşına ne çıkaracağı bilinmez belki de ileride hayallerin gerçek olacaktır''
buna ben susayım şu naked film repliği cevap versin; ''hiç düşündün mü hiç bilmesen de şu berbat hayatının en mutlu anını çoktan yaşamış olabilirsin, ve geleceğinde hastalık ve acılardan başka bir şey olmayabilir.''
yani gelecek sana umut vadettiği gibi aynı zamanda okkalı bir tokat da vadediyor.
5. ''öyle anlar vardır ki az bulunur ama sırf bunun için bile yaşamaya değerdir, mesela aşk''
20 senelik hayatımda hiç böyle bir ana denk gelmediğim gibi bundan sonra da gelip gelmeyeceğim, geleceksem de ne zaman geleceğim belli değil. 40' ımda da gelebilir. aşk dediğiniz o şey mutsuz geçen bunca senenin, hayatın 3'te 2'sinin acısını çıkarmaya yetiyor mu?
6.''olum hayatın tadını çıkarmaya bak her hafta seks yap gez toz eğlen''. insanları sevmiyorum diyorum sosyallikten bahsediyorsunuz. hem nereye kadar, nereye kadar kendini kandırabilirsin?
7. ''filmin sonunu görmeden salondan ayrılma''
1 saat 30 dakikalık filmin 1 saati kötü geçiyor ve siz çıkıp gitmek istiyorsunuz arkadaşınız da sizi durdurup 'dur belki ileride bir şey olur, hem son 10 dakikasında aksiyon varmış öyle demişlerdi' diyor. lan ben dayanamıyorum bu boktan filmle niçin daha fazla vakit kaybedeyim son 10 dakikanın güzel geçmesi neye yarar ki bu da kesin değil zaten. 'para boşa gitmesin olum dur işte' diyor. neyse hadi az daha sabredelim deyip oturuyorsunuz ve kalan 30 dakika da aynı berbatlıkta geçiyor. birkaç güzel sahne dışında tam bir zaman kaybı..
Ben şuna inanıyorum ki gerçekten akıllı olan bir insanın bu hayatta mutlu olmasına imkan yoktur; çünkü o kişi en mutlu anını yaşarken bile bu anı aslında daha iyi koşullar altında yaşayabileceğinin bilincindedir. dünyada ise hiçbir zaman bu koşullar tam olarak sağlanamaz. ''ben mevcut şartlar dahilinde de mutlu olabiliyorum, senin gibi açgözlü değilim'' dediğinizi duyar gibiyim. Oysa sizin bu söylediğiniz gerçek mutluluk olmayıp, eldekiyle yetinmekten başka hiçbir şey değildir.
Şu dünyada gerçekten istediğim şeylerden biri intihar etmek, ama yaşadığımı hissettikten sonra... Ölümün gelip beni almasını beklemeden, ben gideceğim ona. Neye mi yarar bu? Bir tepkidir en azından, tanrıya ve insanlara..