karar verme aşaması, karar sonrası aşamasına göre çok zodur. şayet intihara kesin karar verdiyseniz ruhunuzda derin bir rahatlama hissedersiniz. karar öncesi çok iğrenç bir psikolojidir. sürekli sevdikleriniz gelir gözünüzün önüne, şayet inançlı iseniz ebedi cehennem korkusu sizi yer bitirir.
şayet gerçekten ölümü istiyorsanız kafanıza tek kurşun sıkıp olayı halledersiniz. ilaç içerek intihar edenler çok samimi bulunmazlar.
4 sayfa boyunca yazmışlar birşeyler. okumadım. bir olayımı anlatmak istedim...
gece 03:30 civarıydı. arkadaşımla oturmuş sunumla uğraşıyorduk. enya-may it be çalıyordu tek başına döngü ile. telefon geldi. telefonun ucundaki insan kesmişti kendini. banyodaydı... sesi gidiyordu, telefonun ucundaki insanın canı sana bağlı düşünsene. telefon kesiliyordu arada bir. o ne his idi allahım. uyuma diyordum. uyuma.
sanırım o insan şizofrendi. belki de sabah 06:00 ya kadar anlattıkları tamamen yalandı. hayallerini anlatıyordu. ülkenin bir ucundaki şehrinin emniyetini aradım gidin kurtarın diye, sessiz kalmam imkansızdı. belki de yalandı. ama gerçek gibiydi. saat 6 ya gelmişti. hala enya- may it be çalıyordu...
şimdi enya'dan may it be'yi duyunca o olay olduğu gibi aklıma geliyor.
psikolojisi bozuk bir insanın sergileyeceği davranış biçimidir. her ne olursa olsun insan kendi canına kıymamalıdır, allahın yardımını beklemeli ve bu durumdan kurtulması için çokça dua etmelidir. *
insanların hayatlarını ve yaşadıklarını bilmeden yorum yapmanın mantıksız olduğu eylem. belki bu intiharı haklı çıkarmaz; ama karşıdaki insan bunu tek çıkar yol olarak görüyor olabilir ve toplumun geri kalanı asla ve asla olaylara, o kişinin bakış açısından bakamayacağı için, yargılamak da yanlış olur. intiharı düşünen kişinin kendince doğruları olabilir. sanki hiç çözülemeyecek gibi olan, yani kişiye öyle gözüken sorunları olabilir.
hayatı ve kalanları(-eğer varsa) terketmektir.
gerisinde bıraktıkları, kendisi için üzülecekleri varsa bir bakıma bencilliktir.
aslında bir bakıma da birçok zevki yaşamaktan mahrum olmaktır.
kaçmaktır belki de korkaklıktır hayattan.
zayıflıkta varılan son noktadır.
mücadeleyi yarıda bırakmak, savaşın ortasında kaçmaktır.
bazen de kaçıştan çok terkediş amaçlıdır, kendisinin terkedilmesinden intikam alma amacıyla kişi intihar eder geride onu terkedene mektupları bırakarak ve onu sonsuz bir vicdan azabı içinde boğar.
hayatta mutlaka her insanın aklından geçen, kimilerinin aklındansa hiç çıkmayan bir konudur.
bütün akıl hastalarının da tedavi edilmediği takdirde vardığı son noktadır.
kişinin sabahi beklemeden geceden demir almasidir. kenefler akan denizleri isteyenlere verip gün dogadan mechule gitmesidir. hiçbir sey düsünememek, yukardaki babanin oyunlarini bir kenara atip herseyin cebine koyup gidebilmektir. birakabilmektir bir seydir intihar. damla damla gebermektense işin kökten haletmektir... gün bulutlu gök bulutlu, henüz ortada yok güneş...
insanın kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığı anda hayatının artık önemli olmadığını düşünüp, cacına kıyması eylemidir. zira kaybedilecek her zaman birşey vardır, adına hayat denir. en önemli en değerli olandır.
denetleyemediğim bir şey var içimde. arabamla bir köprüden geçiyorsam
aklımdan mutlaka intihar geçer. intiharı düşünmeksizin bir göle ya da
okyanusa bakamam. çok durmam üstünde. 'intihar'. aniden yanan bir ışık gibi.
karanlıkta. çıkış yolu olduğunu bilmek içerde kalmayı kolaylaştırır.
anlıyor musunuz? yoksa sonu deliliktir. o da hiç hoş değildir dostlarım.*
Ben kendimi öldürürsem bu, kendimi yıkmam için değil, ama kendimi yeniden oluşturmam için olacak. intihar, benim için, kendimi zorlu bir uğraşla yeniden ele geçirmemi, varlığımın içine baskın yapıp girmemi, belli belirsiz ilerleyen tanrıdan önce davranmamı sağlayacak bir araçtır yalnızca. intiharla kendi tasarımı yeniden doğaya uyguluyorum, ilk kez kendi irademle biçimlendiriyorum her şeyi. Bana uygun olmayan organlarımın koşullandırmasından kendimi kurtarıyorum ve yaşam, bana düşünmem için verileni düşündüğüm saçma bir talih oyunu olmaktan çıkıyor. Yani kendim seçiyorum düşüncemi ve güçlerimin, eğilimlerimin, gerçeklerimin yönünü. Güzel ile çirkinin, iyi ile kötünün arasına yerleşiyorum. Askıda bırakıyorum kendimi. hiçbir yana eğilim göstermeden, yansız; iyilerin ve kötülerin kışkırtmalarının kurduğu dengenin kurbanıyım.*
teorisi hayattan vazgeçmenin pratik yolu. bir takım psikiyatrik araştırmalara göre, çoğu insanın bilinçaltında, geride bıraktığı insanlara bir mesaj bırakmak ve onlara acı çektirmeyi düşünerek gerçekleştirdiği eylem. şov haline dönüşürse komik oluyor, ki bu bizim medyamızda ülkemizde çok oluyor.
"... canına kast etmiş kuşlar misali onlar tüylerini yola yola, çıplak tenlerini saklaya saklaya, yaşarlar öldüre öldüre kendilerini. sigara ve alkol ve stress ve hüsran ve sağlıksız yaşam bağımlıları. bilinçli kasıtlı zarar ziyan uygulayıcıları. tutarsızlık abideleri kimileri de, kırmızı et yemezler de mesela, kıpkırmızı olucaya dek acıtırlar kendi etlerini, canlarını, kurban kesilmesine karşıdırlar da fena halde, kendilerini olur olmaz her hadisede kurban etmekten geri durmazlar. hep yanlış insanlara aşık olurlar ne hikmetse, canlarını en çok acıtacak olana bağlanırlar illa ki, bile bile, gene gene, yanlışlarla doğrulamak istercesine bu marazi hayatı; hep bir keskin sirkedir vicdanları kendi küpüne zarar, sızlar sızlar; başkasının taşına, sapanına ne hacet, onlar kendi kendilerinin en büyük düşmanı, içleri bir gayya kuyusu, uğuldar, uğuldar; her esintide biraz daha bükülür, her dönemeçte biraz daha sapar, en nihayetinde mademki akacak başka mecra olmadığına kanaat getirdiler; yatağının altını oyan hırçın ırmaklar misali yaralar yok ederler kendilerini. bir kez intihar edenlerin cenaze namazını kılmakta direnir nice imam; biiiiiiiiiiiin kez intihar edenleri bir kez olsun fark edemeden... "
(bkz: elif şafak)