bu böyle bir şey galiba.günlerin günlere karışmasıyla oluşan yalnızlık...yavaş yavaş...sona doğru çözülüş anların kendisinden daha sıcak demekki.kimsenin görmemesi, anlamaması, duymaması yanan çığlıkları.ve yankılarında oturması herkesin bu çığlıkların...bir melodram gibi eşlik etmeleri hatta.en son noktaya en son gitmemek...hep önde olmak,her zamanki gibi.son bir düşüş, ışıkların kapanışı, kimsenin seyredemeyeceği ikinci bir kısa metrajlı film...yerleri süpürerek kapanan gösteri perdeleri...haydi, çekilin artık.gösteri tek ve son bölümüyle bitii!
genç yurdum edebiyatçılarının ben oldum artık demeden evvel mutlaka yaşaması gereken ruh hallerinden birisi. intihar mertebesine geldiğine iman eden her kalem erbabı artık olmuştur, pişmiştir. bu kadar ölmeyen arasında bu kadar çok intihardan bahseden olması da bunun ispatı. yazacağınıza gidin adam gibi biraz ölün. siz ölün sizi yazan birileri mutlaka bulunur.
genellikle ergenlerin yapmak istedikleri bir eylemdir. azıcık sorumluluk binmeye başlayınca omuzlarına ya da bi kız söz konusu olunca basit bir kelime gibi kullanırlar.
intihar edenlerinde büyük bir çoğunluğunu 20-25 yaş arası erkeklerin oluşturduğu, diğer büyük bir kısmınıda ise 40-45 yaş arası işsizlik gibi nedenlerin başta olması yüzünden gerçekleştiren erkekler yer almaktadır.
bayanlar ya cesaretsiz ya da psikolojileri çabuk bozulmuyor bu durumda...
ayrıca (bkz: suicide)
bu başlığa bakan çoğu kişinin en azından bir kere aklından geçirmiş olduğu eylem. sevgili intihar etmeyi düşünenler bu sözüm size, öğüdüme kulak verin... bir sonraki güne uyanmak için hiçbir sebebiniz yoksa neyiniz var neyiniz yok satın, kimseye belli etmeyin ama bunu yaparken. para sizi bir ay idare edecek kadar çoğaldığında kaçın o insanların arasından. hiçbir iz bırakmayın arkanızdan. artık güneye mi gidersiniz ege'de mi gezersiniz bilemem orasını. olmak istediğiniz yerlerde, olmak istediğiniz insanları arayın. en azından bir ay. sıkılırsanız yeniden dönersiniz hayata. ya da dönmezsiniz. hayat sizin, yenisi de eskisi de. bir aylık da olsa, siz öleceğinize bırakın onlar ölsün.
dunyadaki her seyin uzerine gelmeye basladigini hissettigin ve cozum icin giristigin tum hamlelerin de basarisizlikla sonuclanmasi neticesinde artik en son cozum olarak akildan gecen durumdur. acabalar akla gelmeye baslar, kurtulur muyum diye devam eder, ama allah inanci ve diger dunya inanci varsa intiharin da bir kisiyi katletme oldugu dusunulunce vazgecilen durumdur. tum bu asamalardan sonra da islerin ufak ufak yoluna girmeye basladigi gorulur ve dunya imihaninda yasanilabilecek belki en zor sinavdan gecicek kadar not aldigi kabul edilir. tum bu asamalardan sonra belki de dunyada yasayabilecegi en guzel gunler yasanmaya baslanir. yasanmaya deger gunler
kişinin kendi kendini öldürmesidir. nedeninin bir önemi yoktur. çünkü hiç bir şey kendini öldürmek için sebeb değildir. geçtiğimz ekim ayında bir genç kendini sevgilisi terk ettiği için öldürmüştü. o sadece öldüğü ile kaldı. olan ailesine oldu. hayatları alt üst oldu...
umutsuzluk,mutsuzluk,karamsarlık,hayatın yoruculuğu,sıkıcılığı,herşeyin üstüste gelmesi.eğer tüm bunlar tek bir bedende toplanırsa insan ne ypacağını bilemez.kocaman bir boşluk gibi gelir gelecek.düşünür yanında olan insanları onlara acı verdiğini düşünür.düşündükçe kendisi dahada acı çeker.acaba yapabilr miyim der?o cesareti arar kendinde.bulursa eğer;geride acı çektirdini düşündüğü insnları şimdi terketmş olur onlarn şimdki acısını göremez.ama eğer o kdr cesareti yoksa hayatı değiştrmeye çalışır.kendisne acı çektrnleri değiştirmz çnkü.tüm bunlar intiharın ucundanda olsa tanımıdr.tüm bunları düşnmek yerine yeni günün getirilerini,umutlarını,neşesini düşnmek bile insanın nefes alması için yeterlidir.
intihar edenin tek mirası,sevdiklerine bıraktığı intihar etme eğilimidir.bu yüzdendir ki,intihar birkaç kuşak sonra mutlaka tekrarlar.genetik bir miras olduğunu düşünen uzman sayısı artmaktadır.
bir insanın hayatında ne kadar az kötü gün dostu olduğunun cansız bir bedenle açığa çıkmasıdır. böyle bir bedenin arkadaşı olmak da dünyanın en gereksiz adamıymışsınız gibi hissetmenize sebep olur. hele bahsi geçen kişi 30 yaşlarında, çocuk sahibi bir adamsa onun çocuklarına amca olamamayı açıklayabilmeniz mümkün değildir. babasına arkadaş olamadığınız çocuk artık size nasıl "amca" diyecek ki?
giden kadar arkada kalanları da perişan eden bir olgudur. geride bıraktıkları vardır ve siz o bırakılanlara miras gözüyle bakmalısınızdır. zordur, çok zor...