bence en ağrısızı acısızı şöyledir ki bolca narkoz alırsınız ve bir arkadaşınızla anlaşırsınız siz uyuduktan sonra bileğinize küçük bir çizik atar böylece tüm duyduğunuz acı sadece bir narkoz iğnesi kadar olur.
kendinizi dokuz yerinizden bıçaklayıp elektirikli sandayeye oturmak ve sonra da kalkıp kendini 10 kattan atmak ama bide atlarken tam havada taş da atalar olsun. bir nevi recm gibi.
bir takım yöntemlerdir. gazı açıp, bir kutu diazemi içip, damarları da dikine kestikten sonra en rahat pozisyonda uzanıp ahmet kaya dinleyeceksin. bunlar bir araya gelmeyince intiharın anlamı olmuyor hafız.
Şüphesiz ki en etkilisi yaşamaktır. Ama bu çok zaman alıyor ve meşakkatli bir iş arkadaşlar. Daha kolay ve acısız yollar lazım. Ayrıca tek parça olmak tercih edilir.
Yüzme bilmeden denize girmek olabilir belki ama burada su o kadar tuzlu ki batmadan su üstünde kalınıyor.
Araba kazası da hoşuma gitmedi zaten arabam yok kaza yapsam yakınlarıma kiralık arabamın borcu kitlenecek.
Yine bazen ölmeyi düşündüğümde kyk borcum aklıma geliyor. Onun da yakınlarıma kalacağını düşünüp vazgeçiyorum. Vizyonsuzluğa bak ulan ağız tadıyla intihar bile edemiyoruz.
arabanızla, yok ise bir araç kiralayıp, boğaz köprüsüne sürülür. köprünün orta yerine gelindiğinde dörtlüleri yakarak yavaş yavaş durulup, arabadan inilir. daha sonrasında işi şova dökmeden, kameraları beklemeden, müthiş boğaz manzarası eşliğinde, boğazın derin sularına atlanır.
eğer ki dünyanın en şanssız insanlarından biri değilseniz, muhtemelen ölürsünüz. eğer o kadar şanssız iseniz; sakat kalma, felç olma gibi tehlikeli mevcuttur. sorumluluk kabul edilmez.