intahar ettikleri doğrudur, çünkü adamın babası bizzat memlekette bu olayı anlatmıştır. neden intahar ettiklerine gelince, elbette bir gizli güç diyor herkes...
en sktriboktan polisiye dizilerde, filmlerde bile, ortada fail-i meçhul suç varsa bundan fayda sağlayacak kişi veya kişiler ilk şüphelilerdir.
çok fazla bilgi kirliliği olduğu için söylentiler çeşitlidir. bu olayların yaşandığı döneme ait hatırladığım iddialardan biri de; bu mühendislerden birinin tüfeğe takılabilecek ölçüde gelişmiş bir bilgisayarlı sistemi geliştirmeye çalıştığı, projesini bitiremeden öldüğü ve akabinde yabancı bir şirkete bu ihalenin verildiğidir.
ne derece doğru bilinmez. zaten bu konuda meclis araştırma komisyonu var. elbette çok önemli bir icadın tek başına bir kişi tarafından yapılması veya aniden kaybolması fazlasıyla fantastik gözüküyor fakat şunu da hatırlamak gerek, bu tip talihsiz olaylar bazı durumlarda araştırmacıların komple ekip halinde de yok olmasına sebep olabiliyor.
bilinmeyen veya emin olunmayan kısımlardan birçok teori üretilebilir.
bu durumda kesin verilere bakmak gerekir ki, intihar eden şahıslardan biri kendi arabasında iki bileğini ve kendi boğazını keserek ölüyor. tendona kadar inen derin kesiklerde o uzuv hareket kabiliyetini yitirir. bir bileğini bu derece kesen biri diğer bileğini kesmek için bıçağı o kesik elle tutamaz, kaldı ki bunu da yaptıktan sonra boğazını kesmesi imkansıza yakın birşey.
Yazılı ve görsel basının peşine düşmediği, araştırmadığı ancak insanların e-mail yoluyla birbirlerine duyurduğu bu yazıdan alınmıştır ;
Bundan birkaç yıl öncesine kadar, F-16 üretim merkezi TAI de uçakların,
dost-düşman tanımlaması nı yapan elektronik sistemi, bir tek Türk mühendisin dahi
giremediği bir bölümde üretiliyordu.
Bu sistem Türk F-16 sının bir uçak ile karşılaştığında karşıdakinin dost mu düşman mı olduğunu pilota iletiyordu.
Yanlız burada bir sorun vardı.
Bir Türk F-16 sı stratejik kadim dostlarımızdan (!) ABD, ingiliz veya Yunan uçaklarından biri ile karşılaştığında onları DOST görüyordu.
Bu da bir savaş halinde bu kadim dostlarımızın bizi sinek gibi avlayabilmesi anlamını taşıyordu.
Aselsan mühendisleri, 6 ay gibi kısa bir sürede, ABD tarafından bize güdülen bu uçak tanıma sisteminin hakimiyetini, lehimize çevirmeyi başardı.
ABD nin, yıllarca çalışarak kurduğu tezgah, DAHi TÜRK MÜHENDiSLERi
tarafından kısa bir zamanda bertaraf edilmişti.
Peki DAHi MÜHENDiSLERiMiZ şimdi ne ile uğraşıyorlardı?
Kadim dostumuz (!) ABD, sadece uçak tanıma sistemi ni elde tutma kozunu, elinde bulundurmuyordu.
Bundan daha vahim ve önemli kozu vardı.!
ABD, herhangi bir savaş veya askeri operasyon sırasında, ABD tarafından satılmış
veya modernize edilmiş elektronik sisteme sahip
uçak, helikopter, tank, zırhlı birlikler, izleme sistemleri gibi hayati araçları
UYDUSUNDAN VERDiĞi BiR EMiR iLE SAF DIŞI BIRAKABiLiYOR.!
Yani, kendi yaptığı bu elektronik sistemler istendiği anda uzaktan kumanda misali uydulardan kontrol edilebiliyor.
Bu, Türk Ordusu nun savaş başlamadan yenilgisi anlamına geliyor.
işte 3 DAHi MÜHENDiS in katlinin nedeni :
Aselsan mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin,
MiLLiLEŞTiRiLMESi konusundaki başarısından sonra benzer bir başarıyı, ABD güdümlü elektronik sistemlerin kontrol dışı bırakılması, uydu müdahalesini bertaraf edecek yeni elektronik sistemlerin geliştirilerek, silahlı gücümüzün
MiLLiLEŞTiRiLMESi için çalışıyorlardı.
Bunlardan 3 gencimiz, kadim dostumuz tarafından ŞEHiD edildi.
Dostumuz bu sistemi, EŞREF BiTLiS PAŞA' nın ŞEHiD edilmesinde,
içinde bulunduğu uçak da kullanmıştı.
Uyumaya devam etmek isteyenler,
UYUMAYA DEVAM EDiN.!
-BEN UYUMUYORUM.! DEYiP, HEMEN KORUNMA KALKANINIZI AÇMAYIN.!
-ÇEVREMiZi DE UYANDIRMADIĞIMIZ SÜRECE,
HEP BiRLiKDE UYUYORUZ DEMEKTiR. ! HEP BiRLiKTE, EL ELE.
şerefini para veya başka şeyler karşılığında satmış olanları çok uzaklarda aramamıza gerek yok. bunlar her gün aramızda dolaşıyor ve hepimizden daha fazla vatanseverlik taslamaya devam ediyorlar.
kendi devletine, halkın seçtiği hükümete karşı komplolar içine giren alçaklar perde arkasında da yetişmiş değerli insanlarımızı hedef almaya devam ediyorlar.
seneler evvel bir roman okumuştum, gizli servisten bir ajan meşhur bir ufo kazasının(daha sonra meteoroloji balonu denen) görgü tanıklarını bulup neler gördüklerini sormak için görevlendiriliyor, ajanın bulduğu her tanık ajan yanlarından ayrıldıktan sonra kaza sonucu ölüyor, yani öldürülüyor. asıl enteresan kısım kitabın sonundaydı, o düşen meteoroloji balonunu! inceleyen bilim adamlarının tamamı intihar ediyor, hatta bir tanesi bir halatın bir ucunu ağaca diğer ucunu boynuna bağlıyor, arabaya biniyor ve gaza basıyor. böyle garip şekillerde intihar ediyorlar. bizim aselsan mühendislerinin başına da gelen aynı. amerikan helikopterlerinin verilmeyen gece görüş sistemlerini üretebilen mühendislerimiz var, heronlardan daha iyisini de üretebilirler, kms sistemini geliştirenler de onlardı. üşmanları çok yani. bu nedenlerden dolayı intihar ettiklerine kimsenin inanmayacağı mühendislerdir(aha tanım işte son cümlede)
Şimdi aselsan da 3 mühendis intihar etmiş, ne intiharı lan bariz öldürdüler adamları diyeceksiniz, pek tabi haklısınız. Keza hiç bir insan intihar ederken ilk önce bilegini kesip sonrada boğazıgını kesecek bir güce sahip degil, naptı devlet intihar etti hepsi dendi.
Şimdi çıkıyorlar intihar degilmiş diyorlar. Arkadaş bunu bilmek için cumhuriyet savcısı olmaya gerek mi var, 10 yaşında kuzenime sor o da söylerdi sana intihar olmadıgını. Şimdi olay bitti buna destek çıkanlar ortadan kayboldu, belgeler temizlendi, şimdi de kesin suçsuz bir insanın üstüne yıkılacak bu, bu kişide kesin ya emekli bi mitçi olur, ya da üst düzey bi istihbaratçı hadi gözümüz aydın. Adamlar hala burda.
aselsanda ki mühendis intiharları kafalarda soru işareti bırakıyor, acaba intihar mı? cinayet mi? gibi, asıl gerçek ise o mühendislerin bir daha geri gelemeyeceğidir.
Savcı Veli Dalgalı'nın, Şubat 2011'de hazırladığı bilirkişi raporunda intihar ettikleri değil, "öldürüldükleri" yönünde kanaat bildirdiği mühendislerdir. Bu mühendisler, şu projeler üzerinde çalışmaktaydılar:
-ABD'nin ürettiği ve Türkiye'nin de kullandığı F-16'larda bulunan ve istendiği zaman, uydular aracılığıyla verilebilen talimatla uçakları savaş dışı bırakabilen uçak tanıma sisteminin devre dışı bırakılması (sinyal kırıcı sistem) ve uçağın hakimiyetinin yeniden sağlanması.
-Türkiye'nin yine ABD'den ithal ettiği uçaklarda bulunan "uçak tanıma sistemi"nin (ABD güdümlü olup dost-düşman uçaklarını ayırt etmeye yarayan bu sistem, ABD, ingiliz ve Yunan uçaklarını "dost" uçaklar olarak tanımlamakta) "millileştirilmesi" ve ABD güdümlü elektronik sistemlerin kontrol dışı bırakılması.
-"Yerli tank" imalatı projesinde kullanılacak olan ve yurt dışından ithal edilen parçaların ve sistemlerin, yurt içinde üretilebilmesi ve dışa bağımlılığın kesilmesi.
Mühendis Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2006'da Ankara Pursaklar-Ayancı Yolu'nda aracının içinde boğazı ve bilekleri kesilmiş halde bulunmuştu (Burada anlaşılamayan nokta, hem bileğinin hem de boğazının kesilmiş olmasıdır). Otomobilin arka koltuğunda Başbilen'in çantası bulunmuş, ancak içerisinde millli tank projesi ile ilgili sunumlar bulunamamıştı. Başbilen'in, ölümünden bir kaç gün önce, Türkiye'nin savaş teknolojisinde dış bağımlılığını ortadan kaldıracak çalışmalarına ilişkin bir sunum yapacağı ifade ediliyordu...
Bu olaydan yaklaşık 5 ay sonra yine intihar ettiği iddia edilen mühendis Halim Ünal, Ankara Eymür Gölü kenarında, kafasına sıkılan tek kurşun ile ölü olarak bulunmuştu. Halim Ünal yaşasaydı, ölü olarak bulunduğu tarihten bir kaç gün sonra evlenecekti...
Bu olaydan 9 gün sonra, mühendis Evrim Yançeken, Ankara Batıkent'te oturduğu binanın arkasında ölü bulunmuştu. Genç mühendis binanın 6. katından atlamıştı, atlamaya zorlanmıştı, ya da atılmıştı. ODTÜ mezunu elektrik mühendisinin mutlu bir hayatı olduğu biliniyordu.
bir arkadasim bu intihar olaylari oldugunda orada mühendis olarak calisiyordu.. aradan 2 ay gecti istifasini verip baska kuruma gecti.. neden istifa ettin sorularina gecistirmeli yanitlar vermisti zamaninda. bi nane var orada ama allah bilir. hemen akla gelenler, illuminati, mason oyunlari, amerika baskisi, bidi bidi...
Savaş teknolojisinin uluslararası piyasasında, çok büyük paraların döndüğü, bu teknolojiyi ellerinde bulunduran şirketlerin (ve kısmen devletlerin), savaşların başlıca kışkırtıcıları ve nedenleri oldukları bilinmekte (Bu şirketler savaşlarda, yaptıkları silah, uçak, füze, tank vb. satışları ile çok büyük kazanç sağlamaktadırlar). Hatta Banu Avar'a göre, 2. Dünya Savaşı'nın temel nedenlerinden biri de bu şirketlerin komploları, teşviki ve kışkırtmaları idi.
Durum böyle iken, savaş teknolojisini büyük oranda elinde bulunduran ve ihraç ettiği bu teknolojiden büyük kazanç elde eden ABD ve israil'in, bu kazancını kıracak gelişmelere izin vereceğini sanmıyorum. Daha da vahim olanı, bu işi bu kadar kolay yapmaları ve devlet büyüklerimiz! tarafından da bilindiğine emin olmama rağmen, ülke olarak ses çıkaramadığımızı görmektir.
Sistemin, genç, zeki, düşünen beyinleri ve ülkesinin menfaati için çalışan bireyleri bu kadar kolay harcaması, inandırıcı gelmemektedir evet. Ama bir çok örnekten anladığımız kadarıyla, gerçektir.
üçünün 6 ay içinde intihar etmesi çok manidardır.
üçüde odtü mezunu, çok sağlam mühendislerdi vakti zamanında.
söylentilere göre aselsan'daki bazı türkiye aleyhine sırları çözdüklerinden ölümleri intihar değil komplodur.
mühendislerden birinin genelkurmayda önemli bir sunumun bir önceki günü ölü bulunması gibi çeşitli ayrıntılar şüpheleri arttırmaktadır. fakat bu tip durumlarda her zaman olduğu gibi tüm pislikler çeşitli güçler tarafından kapatılmış, intihar raporu verilmiş, üzerinde durulmamıştır. uyanmanın zamanı geldide geçiyor, lakin üstümüzü örtenler çok.
kendilerine allah'tan rahmet dilerken, böyle faydalı bireyler yetiştiren ailelerine saygılarımı sunuyorum.
