verilmesi en zor kararlardan bir tanesidir. her şey enine boyuna düşünülür, ölçülür ve tartılır. bir iki gün, hatta bir kaç ayda verilecek bir karar bile değildir. iyice düşündürür adamı, ilk din gelir insanın aklına sonra ise dünya'da çektiği acılar. ikisinin mukayesini yapması çok zordur. en çok vazgeçişte cehennem korkusundan olur.
intihar bazen onurdur, şereftir. bazı yükleri taşıyamayarak vazgeçmektir. kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar bile uzun uzun düşünür. karar verildikten sonra ne şekilde yapılacağı düşünülür ve genellikle acısız yöntemler seçilir. çünkü kişi yaşamı boyunca çektiği acılar dolayısıyla acı çekmeden ölmek ister. bunun en kolay yöntemi ise donarak ölmektir.
bir yerde, manzaraya bakarak ölmek. bir kaç yudum içki, son sigaralar, follow the map ve moonlight eşliğinde geçirilen son saatler.
bu öyle üzerinde uzun uzadıye düşünerek karar verilecek bir şey değildir çoğu kez. öylesine gömülürsünüz ki içinizdeki acıyı düşünmeye, çıkış yolunu bir türlü göremezsiniz. belki zaten yoktur o anda çıkış yolu. ama derinlerden yüzeye çıkıp aramaya devam etmek de imkansız görünür ki insan derinde olduğunun bile farkında değildir yarattığı karanlık içerisinde. bir anda dur demek istersiniz, yaşarken hissettiğiniz boğulma duygusuna. bir deli cesareti sarar insanı. o anda karar verme aşamasını hızla atlar eylem planına geçersiniz.
bazen lüzumlu bir karardır. dini hükümler bir süre öteler. hayatın acı olduğu gerçeği, canın tatlı olduğu yalanından çıkartıldığında sonuç negatiftir. artık ölüm kaçınılmazdır. he erkişi bu kararı gövdesinin üzerindeki elips şeklinde duran dünyadan çıkartarak deklare etmez ama erkişi işte. ara da bulasın. öl ki kurtulasın... *