yapılması en gerekli olandır. doğmak, yaşamak gibi saçmalıkların farkına varan er kişinin götü yese hemen gerçekleştireceği eylemdir. öteki dünyaya inandın diyelim tamam. burda iyi insan oldun falan filan... öldün. öteki tarafta sonsuza kadar mutlu yaşayacaksın. ee? yaşıyorum, nedir? hocam, yaşamayı anlamadım ben; ömür boyu mutluluk neyime?
korkaklıgın ta kendisidir. hayattaki dertleriyle baş edemeyen insanların yaşamına son vermesidir. oysaki allah kimseye kaldırabileceginden fazlasını yüklemez hükmünü bilenler intiharın gereksizliğinide bilirler.
amacım, yeni yetme ergen tipler gibi ölümü kutsamak ya da arzulamak değil. olaya şu açıdan bakmak lazım; ölüm, insanoğlunun yaratıldığı andan itibaren çözüm bulabilmek için çırpındığı ve uğraştığı yegane sorundur.bundan yola çıkarak diyebiliriz ki, her insan, içten içe, kendisine belki itiraf edemese de, bir gün ölecek olmaktan korkar. işte intihar etmek de, insanoğlunun biricik korkusu olan ölümün üzerine gidilmesi bakımından düşünülürse, son derece cesaret verici bir faaliyet olarak önümüze çıkar. bu kadar büyük bir cesaret ise erdemdir.
beş aşamalı bir eylemdir. herkes intihar eder. eğer etmem diyorsa ilk aşama olan "inkar" dadır. çoğumuz istikrarlı bir şekilde ilerlerken son aşamaya gelemeden ecelimizle ölürüz -ki bu en yaygın olanı ve en güzelidir.-
evrensel gerçeği görmek ya da gördüğünü sanmak bile tek başına intihar sebebidir, eğer evrensel gerçek materyalist bir gerçeklik ise. bu sebepten maddeye ve maddeselliğe inanan biri, ki bu kişi tanrı varlığını doğal olarak olasılıktan saymaz, mantıken ölümden sonra hiçliğe ve bilinçsizliğe inanır. yani olay şudur, hayatta yaşanılan herşey aslında hiçbir şey içindir. edindiğimiz bilgiler, öğrendiğimiz şeyler, hatıralar her şey kompleks yapısını bozup ayrışacak ve toprağa, doğal olarak evrene karışacaktır. böylece bilincin maddesel olduğunu kabul eden bir insanın, buna inanan bir insanın intihar etmesi en mantıklı harekettir. çünkü yaşamak veya yaşamamak evrensel perspektifte hiçbir şeydir ve farkı yoktur. böylece anlıyoruz ki intihar felsefi görüşlere göre çok mantıklı olabilir ve kesinlikle intihar gibi derin bir eylemin hayata karşı çaresizlik ve zayıflıkla bağdaştırılmaması gereklidir.
ömrünüz boyunca hiç görmediğiniz insanlar "falancanın oğlu vardı ya, bi kız vardı ya lisede, ya bizim şey vardı ya" gibi başlayan cümlelerle ölümünüzden bahsedecektir. fakat birkaç saniye içinde o insanlar normal hayatlarına dönecekler, çay söyleyecek, bilet alacak, fotokopi çektirecek veya tuvalete gireceklerdir.
aileniz öfkelendiğiniz, sinirden bağırıp çağırdığınız bir hatıranızı hatırlayıp hocaya, müftüye gidecekler ve intiharınızın sinir anında olduğuna dair fetva isteyeceklerdir. en büyük tesellileri cenaze namazınızın kılınması olacaktır.
evet öldüğünüzü kendi gözleriyle gördükten sonra yakınlarınızın tek derdi cenaze namazınızın kılınıp kılınmayacağıdır. ve o namaz illa ki kılınacaktır.
aileniz yıllar da geçse "biz ona herhangi bir baskı yapmadık, bizim bir suçumuz yok" gibi bir savunma psikolojisine girecekler ve arkadaşlarınızı gördüklerinde sizi onlar öldürmüş gibi kaçacaklardır.
sizi tanıyanlar intiharınızı, hayatınızdaki gariplikleri anlatarak dikkat çekmeye çalışacak, selam vermediğiniz adamlar kankalarınız olacak böylece çevrelerinde sivrileceklerdir.
bunları nereden mi biliyorum? arkadaşımın cenaze namazını kıldım ve herkese bir dönem ilaç kullandığını yani sinir hastası olduğunu anlattım. allah rahmet eylesin.
bunlar tabi bu dünyada olacak şeyler. başka bir dünyanın varlığına inananlar için bir de orası var.
sonucunda mezarı boylanan eylemdir. hap içip birinin kurtarmasını beklemek, ** köprülere çıkıp tiyatral gösteriler yapmak intihar etmek değildir fakat bu eylemler hep "intihar etmek" olarak geçer.
* ay ayça intihar etmiş biliyomusaaaauuuun???
- nerde ne zaman nasıl??
* bilmiyoraaauuum ama şimdi iyimiş evde yatıyomuş...
afedersiniz, sayın barbie soslu erimiş kaşar, "intihar etmek" eylemini gerçekleştirmiş olsa yatağında mı yatar zincirlikuyu da mı??
insan, gerçekten ağır depresyon halindeyken hayatından vazgeçer. ve depresyon halindeyken verilmiş bir intihar kararında, kişinin kendini öldürmesi için 10 saniye yeterli bir süredir. arkada ne bir mektup ne de bir not olmaz. o 10 saniye içinde bir yol mutlaka bulunur. ve ölümün ne kadar kararlı ve soğuk olduğu o zaman hissedilir. kişinin kurtarılma gibi bir şansı yoktur. bu yüzden ağır depresyon geçiren bir insan kesinlikle göz önünden ayrılmamalıdır.
ve sen giderken uzaklara ben hep bıraktığın yerde olacağım. benim için kazdığın o küçük mezarda yaşayacağım. gözlerim hep seni arayacak yürüyemediğimiz kaldırımlarda. ve bir gün geri döndüğünde bana kazdığın mezarda uyanacağım yeni hayata. **
tum programlar bozulunca ve artik programlari kurtarma sansi kalmamissa. fisi cekmektir. hayatan en kolay escape yolu. ya cok guclu yada cok gucsuz olmak lazim bunu yapmak icin. normal insanin yapacagi is degil cunku bu.
"varolandan varlığa geçerken" sorulmadığından sebep insana hak mıdır değil midir dindarından filozofuna şairinden yortusuna tartışılıp duran ve yapmış olanların ve yapacak olanların eminim ki hiç sormadıkları sorularla kirletilmiş yalnızlık anı.
sadece insanlara özgü müdür?
eşlerini kaybettiklerinde ördeklerin intihar ettikleri doğru mudur?
ördeklerin mi ruhu yok?
ruhsuzlar intihar edebilir mi?
intihar ruhu sonlandırabilir mi?
yapmamak, uzak durmak gerektir intihardan ve her türlü teşebbüsünden.
katlanmak erdemdir hem.
aksi olsaydı : suçluları ceplerine para koyup dünya turuna yollarlardı.
bir an gelir işte insan bir türlü de ölür işlte. .. evet ölür, çünkü daha fazla yaşaması için çevresinde içinde de istek kalmıştır artık. ne kadar basit değil mi? içinde istek kalmamıştır artık.
günler yeksenaklik içinde geçmekte olunması gerekne yerin bir fersah fersah gerisindedir insan. yapılacak bir şey yoktur. artık bir şeyler için çok geçtir.
bitirmek ister komple herşeyi...
dinlenmek ister artik. bir çok gidenin dönmediği alemlere bir an evvel gitmek ister.
ama hayatta olduğu gibi kutsal kitaplar onu durdurur. eğer bunu yaparsan kebap olur der.
bilmiyorum bazi seylerin zamaninda bitmesinin iyi fikir oldugunu düşünüyorum.
kişiye kendi celladi hakkı olma hakkı verilmeli.
çünkü gercek anlamda yaşamak bazen ülfetli ve zor bir şey...