intihar etmek

entry1520 galeri70 ses1
    1287.
  1. 1288.
  2. yapmayın. diğer insanları siktir edin de , annenizin ve babanızın ciğerinin cayır cayır yanması hoşunuza gider mi ? onları düşünün lütfen. kendiniz ile birlikte ailenizi de öldürüyorsunuz. değer mi bir hiç uğruna ? hayatınızı sizi seven insanlara sarılarak geçirin.

    hepimiz insanız , hepimiz dertliyiz. lütfen bunun bir çözüm olmadığını anlayın dostlarım. dünyanın en çirkin ve en dibe batmış insanı dahi olsanız kimseyi umursamayın.
    2 ...
  3. 1289.
  4. 1290.
  5. ölümü beklemek mi, ölüme gitmek mi?
    buna karar vermek önemli
    gerisi kolay
    1 ...
  6. 1291.
  7. intihar etme amaçlı değilde birkaç saat önce yanlışlıkla balkonda dengemi yitirip düştüm, allahtan alt komşunun anteni dışarı bakıyormuş da düz bir inişle ayağım zedelendi taban dokusunda yırtılmalar var. Fakat asıl mesaj şu ki asla böyle intihar etmeye kalkışmayın bende kalkışmadım zaten de siz yinede denemeyin yoksa garanti olarak felç vs kalabilirsiniz.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1833556/+
    3 ...
  8. 1288.
  9. Hayatı, insanları bu kadar ciddiye almayın derim biliyorum beylik bir söylem bu ama değmiyor gerçekten. Kendinizi sevmeyi öğrenin.
    14 ...
  10. 1289.
  11. 1290.
  12. intihar etmek korkaklıktır. buna kesinlikle karar verdim. bunu demek, her şeyi gitmiş birinin halinden anlamamak değildir ama. hayır bencillik değildir intihar edeni tasvip etmemek. tam tersi halini anlamamazlığa iten , bencillik eden intihar edenin ta kendisi olur aslında. mücadele etmemenin akıl almaz stresliğini tahmin edebiliyorum. fakat bunun çözümü intihar değildir ya. lütfen. bir şey sürekli süre gelmiyor inan ki. insan değişmeye en müsait canlı. ruhsal olarak bunun çözümleri var. ee ilahi olarakta en büyük allah var. ol deyip olduran var iken, bunu yapmak cesaret değil korkaklıktır. bu korkaklık öyle hayatın kötülerinden korkmaktan ziyade, mücadeleden yoksunluk korkusu. öz güvensizliğin ittirdiği korku. ister istemez bir şey ama intiharı istemek malesef bir an'lıkta olsa sizin elinizde. o an'a kapılmayın güzel insanlar. ne olur.
    13 ...
  13. 1291.
  14. Insanlar üzgün oldukları için değil
    çaresiz oldukları için intihar ederler.
    Üzülmek anlık bir duygudur ama çaresizlik
    binilmiş bir trenin son durağıdır.
    O bu yola çoktan çıkmıştır ama siz görmemişsinizdir,bir durağı da mutlaka siz olmuşsunzudur. Eğer başınızı kaldırıp elinizi uzatsaydiniz o camdan içeri,o bugün yaşıyor olurdu.
    Hatayı kendin de ara insanoğlu giden de değil.
    Aptal olan sendin çünkü göremedin bencilliğinden yanı başındakinin yardım çığlığını.
    6 ...
  15. 1292.
  16. 40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun. ismet Özel.
    1 ...
  17. 1293.
  18. Özgürlüğe adım atmak...
    0 ...
  19. 1294.
  20. yeni bir son, yeni bir başlangıç.
    0 ...
  21. 1295.
  22. hayatta kalabilmek için ameliyattan ameliyata girenler , hastane köşelerinde sabahlayanları görünce intihar etmek aptallıktır. başka bir açıklaması yoktur.
    1 ...
  23. 1296.
  24. Basit ve acınası bir sondur... Allah kimseyi bunu düşünecek kadar vahim bir duruma düşürmesin.
    0 ...
  25. 1297.
  26. Her gün bir adım daha..

    Sanki bir uçurumun kenarına yaklaşır gibi.

    Bu düşünce Her gün biraz daha mantıklı gelmeye başlıyor.

    Hayatıma dair önüme sıraladığım kurtuluş yolları içerisinde her gün bir tık daha sivriliyor..

    Kaybedeceğim ne var ki?

    Bundan sonraki hayatı, soğuk bir mezar içerisinde yaşamak fikri çok daha cazip hale geliyor.

    Toprak beni içten içe kendine çekiyor.

    Sanırım buralarda daha fazla duramayacağım.
    8 ...
  27. 1298.
  28. Yıllardır düşünüp de bir türlü gerçekleştirme şerefine nail olamadığım eylem.
    intihar etmek hayatı ciddiye almak gibi geliyor. Son zamanlarda hiç bir şeyi siklemeden yaşıyorum. hayat siklenmeyi haketmiyor. Biraz da üşengeçlik var tabi. Aksadıkça aksıyor böylelikle.
    0 ...
  29. 1299.
  30. en acısız intihar şekli nedir acaba ?
    4 ...
  31. 1300.
  32. hakan Günday'ın çok güzel tasvir ettiği eylemdir;
    "bazı insanlar böyledir. diğerlerine göre çok daha kırılgan olurlar. ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında önce onu açarlar."
    6 ...
  33. 1301.
  34. ara sıra yapmayı düşündüğüm eylem. neyseki beni seven insanlar var
    0 ...
  35. 1302.
  36. bu satırları yazıp yazmamayı çok düşündüm ancak her gün sözlükte gittikçe artan intihar içerikli yazıları görünce yazmam gerektiğine karar verdim. öncelikle intihar benim için her zaman son derece saygı duyulması gereken bir karar olmuştur. intihar etmeye karar vermiş insanlara, kalkıp "ya bak x'in ne sorunları var, sana da rahat batıyor ya da şu hayat ne güzel sen yaşamayı bilmiyorsun" filan diyenlerin ağzının ortasına bir tane de ben vurmak istemişimdir hep. kendini öldürmeye karar vermiş bir insana hayatı sevdirmek için yapılanlar, penisiline alerjisi olan birini penisilinle tedavi etmeye çalışmak gibi gelmiştir bana. kalkıp burada celan'ı, zweig'i, pavese ve kaan ince'yi ve daha nicelerini övgü dolu sözlerle de anma niyetinde değilim, oysa geçmişim bunlarla bezeli. üniversitede bitirme projemi bile intihar eden şairlerden yola çıkarak hazırlamıştım.

    ancak şimdi intihara farklı gözle bakmamı sağlayan bir olaydan söz etmek istiyorum. hani yukarıdaki yazılarda "arkada kalanlar umrumuzda değil ya da biz onların zaten umrunda değiliz" filan minvalinde yazılar yazılmış ya, öyle değil işte. geride kalanları cayır cayır yakan bir ateş bu, hem de her gün. çocukluğundan beri az ama kesinlikle deliksiz ve sağlam uyku uyuyan biriyimdir, en azından öyleydim, birazdan bahsedeceğim rüyaları görmeye başlayana dek. görünürde hiçbir sorun yokken, uykuya daldıktan bir saat sonra uyanmaya bir daha da uyuyamamaya başladım. uykusuzluğa direncim çok yüksek olduğu için ilk günler hırpalamadı ama sonrası kendimi epey kötü ve yorgun hissetmeye başladım. rüyalarımda kabus desem değil, sürekli bir bahçe görüyordum... ıssız... içinde kimse yok, kocaman bir ağaç var bir de. üç, dört gün sonra bundan bir yıl önce ölüm haberini aldığım bir arkadaşımı gördüm rüyamda. barış, ortamda gayet neşeli olarak tanıdığımız, açıkçası çok da samimiyetimin olmadığı ama ne zaman karşılaşsak deli gibi güldüğümüz biriydi. çok zengin bir ailenin çocuğuydu, alkollüyken balkondan düştüğü söylendi. herkes çok üzüldü, hayat doluydu vah vah ne çabuk gitti dendi, dost meclislerinde sanki ölmesi suçmuş gibi adı anılmaktan imtina edilir oldu. rüyamda ise çok mutsuz görünüyordu. bana dedi ki "nolur anneme söyle, artık beni bağışlasın". uyandım, göğsümde tarifsiz bir sıkıntı. bilinçaltım bana ne oyunlar oynuyor, diyorum. ertesi gün görmedim ama bir sonraki gece gene rüyamda gördüm, bir şeyler söyledi bu kez, yüzü gene çok hüzünlü. ve tekrar "annem beni affetsin" dedi, gitti.

    bunun ne anlama geldiğini de çok acı bir tesadüfle öğrendim. bir hafta sonra çok sevdiğim bir dostumun evinde verdiği bir davete katılmıştım; kapıyı bir açtı; hani çok ağlarsın, o acının izlerini kapatmak için göz makyajından medet umarsın da o matemin altını daha da kalınlaştırmaktan başka bir işe yaramaz bu çaban. karşımdaki manzara bu. bin bir detay düşünerek döşediği evinde, her şey kusursuz hazırlanmış filan ama o enkaz gibi, parti havasını bozmamak için de davetlilere hep gülümsüyor. o gülümsemeye çalıştıkça, yüzümdeki kaygı dozu gittikçe arttı ve en sonunda yanıma geldi bahçeye çıktık. - onun ölüm yıldönümüydü dün, 15 yıl oldu - dedi. bahsettiği 25 yaşında intihar eden, kardeşinden çok sevdiği kuzeni. kuzeni intihar ettiği gece, akşama kadar onunlaymış, çok güzel bir gün geçirmişler tatil planları yapmışlar filan.. nasıl da anlamadım intihar edeceğini, insan hiç mi belirti vermez diye yıllarca kendine işkence etti, uzun süre tedavi gördü. kendini daha az suçlamak dışında da o tedaviler hiçbir işe yaramadı. velhasıl yaşadıklarını yeniden anlatmaya başlayınca, öyle bir cümle söyledi ki olduğum yerde mıhlandım. onu son gören benim, rüyasında son gören de teyzem oldu, dedi. ne söylemiş dedim; teyzeme ağlayarak "annem beni bağışlasın" demiş dedi. çünkü öldüğünden beri annesi kızını asla bağışlamayacağını söylemiş aylarca. bu rüya anlatılınca da ilk kez kızının mezarının başına gitmiş ve ağlayarak onu bağışladığını söylemiş, hakkını helal etmiş. birden barış'ın bana yakarışı aklıma geldi. onunla yakın arkadaş olan ortak bir tanıdığımızı aradım, barış ıntihar mı etti yoksa gerçekten balkondan mı düştü dedim. ses yok. birkaç dakika sonra çok boğuk bir sesle bu da nereden çıktı dedi, rüyamı anlattım. durdu. işin aslı arkadaşımız intihar etmişti, arkasında bir mektup bırakmış, herkese teşekkür etmiş, kimsenin suçu değil bu, yalnızca gitmem gerekiyordu demiş ve gitmişti. ailesi durumu saklamıştı. hani gerçeği bilmek istediğinizde ne kadarını kaldırabileceğinizi de düşünün derler ya, tam o durumdaydım. psikolojimin nasıl olduğunu söylememe gerek yok herhalde. birkaç gün sonra ortak arkadaşımızı da yanıma alarak ilk olarak çok güzel bir bahçenin bizi karşıladığı, görkemli bir köşkten içeri girerken buldum kendimi. barış'ın annesi bizi oldukça şık bir şekilde salonda karşıladı ama hayatımda daha soğuk bir karşılama yaşadım mı hatırlamıyorum. konuşmanın sonunda çok sinirli bir şekilde "ben bunu hak etmedim, o da affedilmeyi hak etmiyor" dedi ayağa kalktı ve gitti. yol boyunca arkadaşımla hiç konuşmadık, hatta o günden sonra da bir daha hiç görüşmedik. ama bu olay yaşandıktan 3 gün sonra barış'ın annesi ondan numaramı bularak beni aradı. o sert, sinirli sesten eser yoktu bu kez çok hüzünlü bir sesle, "rüyanızda size başka bir şey dedi mi" diye sordu. dedi diyebildim ama cümleyi tamamlayamadan ağlamaya başladım. özür dilerim ben size mesaj atsam, konuşamayacağım dedim. onu demeye çalıştım da karşı taraf anlayabildi mi emin değildim. bana gelseniz dedi, çok isterim. ne zaman? - mümkünse hemen. bu sefer beni bahçede karşıladı, karşımda sıfır makyaj, oldukça sıradan giysilerle bambaşka bir kadın duruyor. ve ağlıyor, belli ki günlerdir de uyumamış. başını yukarı kaldırdı, önce ilaç içip, şu aradaki camdan atlamış, ne ölümünü ne de niye oradan atladığını asla anlayamayacağım sanırım, geceler boyu düşündüm durdum dedi. görseniz o kadar daracık bir yer ki. yavaşça şunu söyledim: - çocukken en mutlu olduğum yerde ölmek istedim - hayretle yüzüme baktı - bana sormuştunuz ya telefonda başka ne söyledi diye, sadece bunu dedi dedim. sanıyorum o pencereyle ilgili bir anısı var. hayır dedi annesi, o pencereyle ilgili değil. oradan atladığında erik ağacının altına düşmüş, çocukken hep o ağacın altında oynardı. sonra ağacın yanına gitti, ağladı ağladı ben bir süre sonra nazikçe omzuna dokunup müsaade istedim ama duymadı bile.

    sözlük hayatımın heralde en uzun entrysi bu olmuştur. bu olay benim aslında en büyük mutluluk kaynağımı elimden aldı. liseden beri cioran okuyan biri olarak benim yegane avuntum bu dünyadan istediğim an çekip gidebilecek olduğumu bilmekti. ama anladım ki bu sefer seni sevenlerin ahı da seninle birlikte geliyor, onların yüreklerindeki yangın yeryüzünü kavuruyorken sana yine huzur yok. barış'ın annesinin söylediğine göre kardeşi hala terapi görüyormuş, kız arkadaşı da aylarca hastanede yatmış. hepimizin yüreğini gömdüğü bir erik ağacı var, dallarıyla kalbimizi sakınsın, korusun; yapraklarıyla yaralarımızı iyileştirsin istiyoruz. ama olmuyor, "ve kalbin kırılması ya da kurşuna dönmesi gereken, bu dünyadan göçüyorum.” diye notlar bırakıp gidiyoruz, ama acı olan bir şey var; hikaye burada bitmiyor. varoluş mümkün ama ya yok oluş?
    6 ...
  37. 1303.
  38. 1304.
  39. Kaçış açısından güzel, günah ve canın yanması açısından kötüdür. Götüm yemez, istesem de yapamam. Ki istemiyorum. Bu entryi neden yazüm bilmüm.
    1 ...
  40. 1305.
  41. Yapılacak olursam kesinlikle Mersin’de gerçekleştireceğim eylem, karşı tepki, varoluş amacı(veya varoluş tepkisi)

    Çok güzel bir yer biliyorum Mersin’de. Yüksek bir yer, karşıda Deniz ve gökyüzü birleşiyor. Aşağısı olabildiğine kayalık. Ufuk çizgisi iki mavilik arasında belirsiz. Ölmek için güzel yer.
    7 ...
  42. 1306.
  43. tüm dünyadan intikam almaktır. eden kişi tüm dünyayı yok eder. en azından kendi için.
    1 ...
  44. 1307.
  45. Cuma sabahı silahı kafama dayadım. Akşama doğru tetiği çektim, gece boyu beynimin halı üzerinde dağılmasını kanımın pıhtılaşmasını izledim. Cumartesi sabahı malum olduğu gibi bazı şeyleri hissetmemeye başladım. Nedenini yaradanın beyin ile vücut arasındaki kablosuz bağlantıyı oluştururken ucuza kaçması diye biliriz belki de. Cumartesi akşamı kendime gelip beynimi toplamaya karar verdim fakat bağlantı iyice kötüye gittiği için pazar sabahı harekete geçtim. Pazar akşamı odamda bulduğum zımba ile kafa derimi kapatıp ertesi sabah işe gittim.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük