intihar anında varılan nokta her şeyden vazgeçmektir. O noktaya varmak çok emek ister aslında ama artık Vazgeçilemeyecek tek şey varsa o da tam olarak ölmek isteğidir. Bunun kendisini sona kadar götürmesini bekler insan. Buna güvenir aslında.
bu dünyada inandığı şeyler, çok narindir ve artık hiç var olmayacaklar kendisi gibi... Ama kararının asıl nedeni bu değildir. nedeni bunlardan çok daha derinlere iner:
bu hayatta Kayıp yaşamış olmaya alışmalı insan. Mecburdur Yani buna en sevdiğimiz bestekarı düşünün, veya futbolcuyu veya siyasetçiyi, annemizi, kardeşimizi, yarimizi, bebeğinizi... hepsi bir gün gelecek birer kayıp olarak anılacak, Dünyadan satır satır vazgeçecekler. bunun farkına vardığın an Kendi yok oluşunun suç ortağı olursun. Bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yoktur. Yaptığın her şey ileride bir yerlerde bir kapıyı kapatır. Sonunda açık bir tek kapı kalır, ölüme açılan kapı... insan karanlığa özlem duymaya başlar mutlak karanlığa. ölüme acıkır. ölümden sonra her şeye en baştan başlayacağını düşünmek ise en büyük kabusu olur, üstelik bu sefer sonunda özlem duyulacak bir ölüm bile yoksa. kişi ölüler ölü kalsın ister Ve de onlardan biri olmak. ama yine de bilir ki onlardan biri asla olamaz, çünkü varlığı olmayanların toplumu da olamaz.
an gelir ölümü Düşünmek bile kişinin kalbini ısıtır. Karanlık, yalnızlık, sessizlik, huzur. üstelik hepsi bir kalp atımı uzakta. ruh halini dünyaya kötümser açıdan bakmak olarak görmez ama dünya böyle der kabullenmiştir herşeyi.
Evrimin elinde olmadan zeki hayatların sonunda bir şeyi! her şeyden önce bir tek şeyi fark etmelerini sağladığını düşünür. Ve o bir tek şey de boşunalıktır. aptal olmayan herkes intihar eğilimi göstermelidir aslında. insanlar dünyayı gerçek hâliyle görebilse. hayatlarını gerçek hâliyle görebilseler hayalle ve yanılsamalar olmadan yani bence mümkün olduğunca çabuk ölmemek için ortaya bir tek neden bile süremezlerdi.
artık dinlerde çaresiz kalmıştır, çünkü insanı hiçlik ve ölüme hazırlayan bir tek din bile yoktur, insanı sadece daha çok hayata hazırlarlar, acıktırırlar, Hayallere, yanılsamalara ve yalanlara.
kişi düşünür; insanların kalbindeki ölüm korkusu yok edilebilseydi bir gün bile yaşamazdı kimse. Bir sonrakinin korkusu olmasa kim bu kabusu isterdi ki? hayatta hep Tüm neşelerin üstüne baltanın gölgesi düşer, Her yol ölümle biter, Her dostluk ve aşk da öyle.işkence, kayıp, ihanet, acı, elem, yas, aşağılanma, korkunç geçmek bilmeyen hastalıklar Ve hepsi aynı nihayete eriyor. Sen, değer vermeyi seçtiğin herkes ve her şey için...
Her var oluş bir yok oluştur. Sırf intiharı düşünmesin diye ve o ölüm sessizliğini ve acısını yaşamasın diye dünyaya çocuk getirmek istememek bencillikmidir ki bu kadar hor görüle.
ruhuma saramadığım her şey...
vazgeçmedim. hiçbir zaman düşünmediğim bir şey oldu bu. son bir anda öfkemi yanıma oturtup kalemi beyaz bir kağıtla son kez buluşturuyorum. hatta kendimlede son kez buluşuyorum şuan.
yüzümde son defa bir anlam oluşuyor ve belki en değerlisi de bu! yılların getirdiği her şey'i yüzüme yaydım, geçtim kendime baktım; önce kendi içimden çıktım ve seyrettim bu manzarayı. içimde yaşayan ve yaşanan her şey gün ışığında artık. gizli kalması gerekenler mevzilerini kaybetti birer birer. siperlerim, kapılarım, dünya'm, kendim... yokuz artık. bu yazıyı hepsi birden yazıyor şuanda. benim olmadğım bir yerde, "ben" cilik oynuyor hepsi.
peki ben nerdeyim_?
düşlerde miyim_?
düşlerin azat ettiklerinde mi_?
bunun cevabı ben yukarılardan, ya da en dipten buralara bakarken ortaya çıkacak. son defa kısıp baktığım gözlerim ilk defa dünya'ya bakacak.
siz mi_?
siz hep vardınız. içimdeki özel ve genel dünyada her zaman "siz" oldunuz. ve belki varlığınız bu kadar uca itti beni. yine de varlığınız güzeldi. zarar verenlerle de, bendeki dünyayı "dünya" yapanlarlada... güzeldi, güzel oldu.
bir yerlerden gidiş haberim sızınca bir yerlere şaşkın yüzler göreceğim. bir tek ben şaşırmayacağım. yüzümde o öfkenin küllerinden doğan bir anlam olcak. her bakan son kez istediğini görecek bende. sonrası çoktan yok zaten...
bir kurtuluşa gitmiyorum, bunu bilin hepiniz, en çokta "siz" !
buradaki boşluklarımı doldurmak üzereyim şuanda. sonuncusu ise bu beyaz sayfayla kalemin buluşması.
ne şölen ama!
gittiğim doğru yerlerden sonuncusuna gidiyorum. dünya denen bu dört köşeli coğrafyaya zararım olmadan, ve mümkünse çok az zarar vererek gideceğim birazdan.
siz, "siz"le kalın.
neyse, sigaram bitiyor. bir ömrü sığdırdığım bir sigara son anlarını yaşıyor şuanda benimle beraber. giderken ynımda onun varlığı olacak sanırım. ve tabi sizin...
bir anlık kararın zevkine varıp o an'ı, o kısacık olayı yaşayacağım birazdan. "siz" in pek görme ihtimalinizin olmadığı o yudumu alacağım hayattan.
sonrası_?
sonrası gerçekten yok.
bu dört köşelik yerde hepinize ve "siz" e kısa bir hayat diliyorum, hiç olmayan hayatınızın yerine geçer umarım bu kısa hayat dileği.
ve bir sessizlik...