intihar etmememe sebebiyet verecek düşünceler bütünü.
yok hayır, muhteşem şeyler aklıma gelecek ve "hayat yaşamaya değer be abi" diyeceğimden değil, o kadar uzun sürer ki, bu kafamdan geçireceğim şeyler ve daha önemlisi vedalar, muhtemelen intihar etmeden önce ecelimle ölürüm.
çıktım cama, yahut elimde bir siyanür hapı, ne bileyim bi' revolver falan, başlarım sayıklamaya:
"hoşçakalın sevdiklerim;
dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
bütün doğa hoşçakalın...
hoşçakalın sevdalılar,
çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
hoşçakalın...
hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
sevda türküleri ve şiirler.
bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
dağlarında yürüdüğümüz toprak,
yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
hoşçakalın ağız tatlarım;
sıcak çorbam, çayım, sigaram...
kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
ve kalemimi, ve saatimi,
ve şarkılarımı bıraktığım sevgili dostlar
hoşçakalın, hoşçakalın.
hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
yedi bölge, dört deniz,
yedi iklim, seksenbir şehir,
okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
ve işçiler ve köylüler...
hoşçakal ülkem
hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
hoşçakalın dünyanın bütün halkları, "
... sürer gider bu böyle, intihar nefs-i müdafaa olduğu kadar, hatırlatma sürecidir en nafilesinden.
nasıl ölsem? -----**
nerde ölsem -----*
neden ölsem? -----*
ölmek neden gerekli? -----**
ölmesem olmaz mı? -----*
hiç mi şansım yok? -----***
ya ölemezsem? -----*
annem ne yapar bensiz? babam, kardeşim, yakınlarım... nasıl kabullenecekler yokluğumu.
ya arkadaşlarım? bir sürü anımız var onlarla. planlarımız var...
ya ben? geçen hayatım, emeklerim, geleceğim... boşuna mı yaşadım bu zamana kadar? emeklerim boşunamıydı? ya hedeflerim? bir eşim olacaktı, çocuklarım olacaktı..
peki değer mi intihar etmeme? hayat bensiz daha mı güzel olacak sanki?
eğer bunlardan bir tanesi aklınızdan geçtiyse intihar edemezsiniz. allah dur diyene kadar yaşayın hayatınızı. ne olursa olsun hayat yaşamaya değer. çünkü hayat herşeye rağmen çok güzel..
Milyonlarca sperm arasından birinci gelip de, hayatta kaybetmiş olmanın üstümüzdeki hezeyanı ile içten yanmalı motorlardan farksız organlarımızın, ruhumuza yaptığı çöküntünün, elma bahçesinde artık çürük bir elmanın varlığından, haremlik selamlık diye ayrı tuttuğumuz beynimizin sağ ve sol lopunu gelişi güzel teslimiyetten haberdar etme hakkı, ve belki de camus bilmiyorum niçin ölmeyiz de yaşarız; az sonra yanında olucam artık orada tartışabiliriz gibi düşüncelerdir.
o da acı çeker mi?ağlar mı acaba?.perişan olur mu? onlar da üzülür mü? arkamdan ne konuşurlar?. hıı? arkamdan mı konuşurlar?..konuşturtmam ulan..vaay demek arkamdan konuşmak ha? siz şimdi intahar etti salak bile dersiniz dimi?.etmiyorum lan! ve üstelik oraya geliyorum bekleyin.*
editsel: intihara intahar diyebilecek miktarda cehalet sahibiyim.*
Herhangi birşey geçeceğini sanmıyorum. Zira başıma geldi(Yani, intiharı çok düşündüm) o psikolojide insan hiçbirşey düşünemiyor. Sadece aklındaki şeye kilitleniyor, intiharına sebebiyet veren şey ne ise sadece onu düşünebiliyor. o an yaşananlar, söylenenler, hareketler, sadece onlar. Beyninizin size oynadığı bir oyun.
Zaten düşünecek, işi tartacak kadar aklı bassa adam intihar etmez, çıkar yol arar.
allah kimseyi bu denli bir çözüm yolu arayışına sokmasın..