Bir sürü sebebi olabilir.
Ama genelde zayıf düşenler intihar eder.
Baskıya dayanamayan intihar eder,
istediği gibi yaşayamayan intihar eder,
sevdiği kişiye ulaşamayan intihar eder,
başarısız olan intihar eder,
inançsız olan intihar eder,
boşta kalan intihar arzusu ile sürekli rahatsız edilir iç sesi tarafından.
umut yoksa ve eşin 5. çocuğa hamileyse, bide kız kardeşinin kocası trafik kazası sonucu ölmüş ve kız kardeşin sokaklara düşmüşse, o da yetmezmiş gibi kız kardeşinin kızları kerhaneye oğulları ise hapse düşmüşse intihar edilir.
hayat gerçekten acımasız olabilir bazen.
onun dışında sikinin keyfine de intihar eden olabilir tabi.
intihar ettiğini düşündüğünde arkasından üzülecek, ağlayacak insan sayısından şüphe duyuyorsa, onu da geçtim intiharı hayatındaki tek çıkar yolu olarak görüyorsa ve yaşama tutunmak adına hiçbir gâyesi kalmamışsa. hiç durmaz, eder. kaybedecek bir şeyi yoktur. intiharının hiçbir insanın yaşamına etki etmeyeceğini düşündüğünden ötürü de rahattır. her yalnız insan bir parça yakındır intihara.
edit: bu soruya ilaveten "anayurt oteli" kitabını öneririm. sorunun yanıtını daha açık görebilirsiniz.
intiharı kaçış olarak görmüyorum , kendimden anlatayım , intihar umuttur, burası olmadı ya dünya katlanılcak gibi değil bakarsın yeni dünyalar açılır bana , bakarsın belki inceptiondur uyanırım rüyadan , yani öyle allaha cehenneme falan dayandırcaksanız bari ateistlerin kafasını karıştırmayın da umutlarımızı söndürmeyin , hadi koşun huri kapın bitiyo sonra
varoluş sancılarındandır elbette. nam-ı diğer "bulantı". şöyle ki;
günümüzde varoluşçuluğu varoluşçuluk yapmış insanlar, ki bunların başını sartre ve camus çekmekte ikisi de intihara karşılardır.
tabi varoluşçuluğun temeli sartre'ın bulantısı'nda geçtiği gibidir. insanların amaçsızlığı, yaşamın nedensizliği konu alınır. "neden yaşıyoruz ki biz amk" temel sorusudur.
hem böyle düşünüp, hem bu amaçsızlığı bitirecek yegane çıkış yolunu da yok sayarlar yani. varoluşçular için bu ikisinin dışında bir seçenek bulununca hayat yaşanılabilir olmakta, anlamlı olmaktadır. zaten öyle bir seçenek yok diye hayat anlamsız ve yaşanılmazdır.
tabi varoluşçu olmayanlar içinse en kolay kaçış yolu demektir. var olmanın dayanılmaz ağırlığı bütün gücüyle çeker insanın üstüne. dirayetli olanlar bu baskıyla mücadeleye girerler. yani hani "naber" denince "uğraşıyoruz be abi napalım" denir ya. he o uğraşmaktır işte dirayetli insanların çözümü.
geri kalanlar ise o gücü kendisinde bulamayıp kolay yol olan intiharı seçerler.
o korkutucu boşluk hissini bilmeyen anlayamaz. her ne kadar sana öğretilenler olsa da vazgeçersin yaşamaktan anlamı yoktur canın yanmaktadır yalnızsındır nefret etmekten nefret eder hale gelmişsindir. etrafındakilere bakarsın hepsinin yalancı orospu çocukları olduğunu anlarsın. boğazın düğümlenir telefon rehberine bakarsın ben gidiyorum demek istediğin kimse yoktur. seni tutabilecek tek şey arkanda sana bağımlı yaşayan ufacık bir yürektir kimi zaman. sensiz atamayacak bir yürek. en büyük dileğim bensiz yaşayacağına emin olup yaşamıma son verebilmek.
trajik noktaya gelindiği düşünülen zamanlar da ağır stres faktörlerinin etkisiyle kişilerin alternatif çözümleri görememesi sonucu yönlenilen öğrenilmiş seçenek olmasıdır.
her birey zaman içinde yalnızlık,depresiflik,çaresizlik,umutsuzluk duyguları yaaşar,hatta çabaladıkça bir çok sebepten dolayı bu kaotik tablonun içine gömülebilir.her birey biriciktir,her bireyin yaşanan stres baskısına yanıtı farklıdır.
stresörlerin baskısı altında kalan birey çaresizlik,umutsuzluk,beklentisizlik,
çökkünlük,tükenmişlik yaşarken,içinde bulunduğu durumun üstesinden gelemeyeceğini hissederse intihar çözümmüş gibi görünebilir,tehlikeli bir şekilde cezbedebilir.
ilk gününden bu yana insan için en önemli değer en güçlü güdü hayatta kalma çabası olmuştur.zaman içinde her alanda gelişen ve gelişmeye devam eden insanoğlu bedenine ve çevresine yüksek ölçüde hakim olmayı başarmışsa da ruhuna hala tam anlamıyla hakim olamamıştır.
yaşamaya kurulmuş insan intiharı neden düşünür,ister ve eyleme döker? bu sorunun cevapları çoğunlukla bulunmasına rağmen hem psikoloji hem felsefenin ilgilendiği konulardan biridir hala.
albert camus;intiharı hayatın saçma bir eylemi görüşünü belirtmiş.anlamlı bir şekilde söylediği cümle konuyu özetlemektedir;
'' yaşama nedeni,aynı zaman da iyi bir ölüm nedenidir.''
Erwin Stengel ;''insanoğlu evrimin bir aşamasında sadece hemcinslerini ve hayvanları değil kendisini de öldürebileceğini keşfetmiş olmalıdır.''
dünya tarihinde insanın var olduğu neredeyse tüm zamanlarda intihar hayatın içinde yer almış.intihar kavram olarak ''özkıyım'' olarak bilinse de sadece ''ben'' e karşı değil,diğerlerine yönelik bir saldırı olarak ta değerlendirilmelidir.kişinin kendi hayatını kendi elleriyle sonlandırabilmesi zaman içinde doğal ölüme karşı zafer olarak,tabiata isyan edebilme,kadere karşı çıkabilme özgürlüğü gibi değerlendirimiştir.
emile durkheim;toplumsal birlik problemi ile ilişkili bir toplumsal olgu olarak tanımlar.
en iyi tanımlayan ise;
'' intiharları sosyal,kültürel ve ekonomik nedenler hazırlamakta,psikolojik nedenler gerçekleştirmektedir.''
ve freud;
'' ancak birbirinden çok farklı ve güçlü motiflerin işbirliği böyle bir eylemi mümkün kılabilir.''
intihar riskine karşı koruyucu faktörler hayata dahil edilmelidir.