Ev gecindirme konusu tahmin edilemeyeceği kadar ağır yüktür. isim gereği gördüğüm intiharlarin büyük çoğunluğu arkalarında borçların yazılı olduğu, çocuklarına iyi bakılmasını isteyen babaların intihariydi. Bu gözler fırına 200-300 lira borcum var diyerek yaşamına son veren babaları gördü, size göre doğrudur veya değildir bilemem ama toplumu bu hale getirenler asıl suçludur.
kadınlar çocukluk yıllarından itibaren evcilik oynamayı daha çok severler. kendilerine sanal bir gerçeklik kurmayı daha kolay gerçekleştirirler. bu hayatla bağlarını daha kolay kurarlar.
erkekler ise bu dünyanın yalan ve borombok bir yer olduğunu anladıkları zaman giderek intihar düşüncesine sürüklenirler ve sonunda intihar ederler.
Kadın olmak zor işte erkek olmanın da sorumluluğu fazla aga.kadın baskısı anne baskısı çocuk baskısı kaldıramıyor belli bir süre sonra.kadın içinde geçerli ama erkekler daha zayıf bu konuda sanırım.
Son yıllarda iyice yükselişe çıkan kadınların ön plana çıkma hatta feminist hareketler ki ama bu bilinen doğru feminist hareket değil bu hareket amacından çıkıp farklı bir sadece kadınların haklı yada sosyal yaşamdaki yerlerini daha sağlama alıyoruz mantığının komple dışına çıktı.
Bakınız bı olaylar daha boka sarıp daha kötü oluşumlara sebep olabilir ki olacaktırda erkekler olarak etki alanına en çok girenler biz olacağız.yine oynanan büyük bi oyun var ortada ki bu tip olaylar bi anda patlak verdi.
Çok sıkıntılı bi zamana denk geldik.
Üzücü bir durum. Kadınlara yapılan pozitif ayrımcılığın bir sonunun olmaması bu durumu körüklüyor da olabilir.
Fakat bir diğer etken ise emile durkheim’in 100 yıl önceki toplumsal yönelimli kuramına dayanıyor. Durkheim’ı konu alan bir makalede; intiharın birey ile toplum arasındaki ilişki bozukluğundan, çatışmalardan kaynaklandığından bahsediyordu. Yani topluma bağlılık ne kadar azalırsa intihar etme eğiliminin o kadar arttığı karşımıza çıkıyor.
Bu demek oluyor ki, kaybedecek bir şeyleri olanlar intihar etmeyi bir seçenek olarak görse de bunu tercih etmiyor. Fakat aksi bir durum olan intiharı son nokta olarak görüp tabiri caizse “hayatta artık kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar” daha çok erkekler oluyor-muş.
erkek düzegen toplumsal sistemin bir sonucudur.
kadın ekonomik özgürlüğünü kazanıp kendi ayaklarının üzerinde durmalı diye bas bas bi taraflarını yırtan feminikler bile iş boşanmaya gelince boşanan erkek ömür boyu kadına nafaka ödemeye mecburdur diyor.
Sabretmeyi bilmezler de ondan. Bir diğer sebep ise dertlerini içlerine atıp gurur yapmalarıdır . Kadınların çoğunu arkadaş, anne vs. Anlatarak kendini rahatlatır.
intihar cesaret gerektiren bir şey ve erkekler bu konuda daha cesur davranabildiği için olabilir. Güçsüzlükle alakası yok bunun bence çünkü bir şeye güçlü demek için bir anlama ihtiyaç var. Boksçular boks diye bir şey olmasa güçlü olur muydu? Daha doğrusu güçlü olmaları bir şey ifade etmezdi vücutlarının yarısından fazlası kas da olsa. Çünkü o kası kullanabileceği bir şey yok ki.
Bence hayatın da hiç bir anlamı olmadığı için güçlülük ya da güçsüzlük dememiz doğru değil. O kişi zaten 10 20 30 40 yıl sonra yine ölecek. Ölüm tarihini değiştiriyor sadece kalan zamanındaki negatif etkenlerin pozitiflere kıyasla ağır bastığına emin olduğu için. Emin olamaz mı? Ya da nereden mi bilebilir? Bilemez tabiiki ama neden devam etmek zorunda olsun ki. intihar aslında insanları kötülüklerden kurtaran bir şey. Bu yüzden olumsuz bakmak ne kadar doğru bilemiyorum. Geriye kalanlar kayıp yaşıyor ama ölen kişi için aynısının geçerli olduğunu düşünmüyorum.
Sorumlulukların altında ezildikleri için biraz daha depresifler.
Aslında zaman değişiyor, kadınlar da erkeklerin çoğu sorumluluğunu paylaşıyor ama sanırım erkeklerin içgüdülerinin bu duruma alışması biraz süre alacak.
sebebi içine atmaktır. kadın, derdini herkese anlatır. en alakasız kişilere bile. erkek ise en yakın arkadaşına bile içindekileri dökemez. gurur yapar. güçsüz görünmek istemez. içine ata ata, sonunda atacak yeri kalmaz...
her şey bitti bir bu kaldı yarıştırmadığımız. erkekler kadınlardan daha çok intihar ediyor bir kere taam mı?
şimdi orası öyle önce onu bir kabul edelim. de bu övünülecek bir şey değil ki. bu erkeklerin daha mal, daha çıtkırıldım olduğunu göstermiyor mu? buradan ne gibi çıkarımlar yapılabilir bir bakalım.
fizik kimya biyolojim pek iyi değildir ama kadınların her ay kendini yeniliyor olması; belki de onların hayattan kopuş süreçlerinin önündeki bir engeldir. tabulardan nefret ederim ama ayıp bir konu olduğunu düşünüyorum, o yüzden kısa geçeceğim. birkaç günlük ağrı sızı ve sebep olduğu kızgınlık mutsuzluk vesaire birtakım olumsuz şeyler yaşadıktan sonra yeniden doğmuşçasına oluyorlar sanırsam. tüm kötü duygulardan arınıp yeniden hayata şevk ile bağlanıyorlar.
zaten kadın dediğin neşeli, işveli, cilveli olmalı. ben tanrının onları özellikle bu şekilde yarattığına inanıyorum. feminikleri kızdırmayalım şimdi kadın dediğin şöyle olmalı böyle olmalı diye ahkam kesmiyorum. sadece şen şakrak olmanın onlara daha çok yakıştığını söylüyorum. melankoli de bir yere kadar.
arkadaşın biri ateşli silahlara erkeklerin erişiminin daha kolay olmasını sebep olarak öne sürmüş. alakası bile yok. zaten kendini havaya uçurmaktan falan da bahsetmiyor, bahsettiği tek şey bildiğimiz tabanca işte. beynini patlatıp, yüzünün şeklini şemalinin içine etmek, geride kalanlarına da böyle bir görüntü bırakmak, ne kadar tercih edilen bir intihar şeklidir acaba. istatistiklerden, verilerden, araştırmalardan falan haberim yok ama intihar eden biri bunları hesaba katar herhalde diye düşünüyorum. yani, kafaya sıkmaktan, yüksek bir yerden atlamaktan ziyade haplarla falan intihar tercih ediliyordur diye zannediyorum. benim için forever uçurum tabii orası ayrı.
demem o ki intihar ediş şeklinin pek bir önemi yok, kafasına koyan bir şekilde yapar. 'kafasına koymak' ile alakalı. kadınlar da şüphesiz erkekler kadar düşünür ama şöyle bir düşünür ve geçer gider. erkekler ciddi ciddi oturup düşünür. bildiğin yani ciddi ciddi ayı seyredip sigarasını içerken ölsem ya la ben der.
intihara sürükleyen bin bir tane sebep yazılabilir; ama sebep ile sebep yaratmak farklıdır. neden olmak ile vesile olmak aynı şey değildir. nasıl anlatsam bilemiyorum ki. erkekler bir vesile ile daha çok intihar ediyor işte. erkekler o vesileleri hayatında daha çok hissediyor. daha çok vesileleri var demiyorum özellikle 'hissediyor' diyorum.
her ne ise, bir gün ben de intihar etmezsem gelip yüzüme tükürün. ne de olsa:
''tabutlara sığmayacak kadar intihar var, şeytanın siparişi.''
Oranı bilmeyeceğim ama doğrudur. Zira daha kişilik oturmadan başlanıyor aile reisi zırvasına. Ne yaparsan yap çoluk çocuğuna ve eşine bak. E hal böyle olunca 1300 lira maaşla üç çocuk bir eşe bakmak zorunda kalıyor insan. Hani çocuğu olmayan kadın , kadın değil . En az üç çocuk ya . O üç çocuktan birisi okul zamanı çanta alırken gidip iki yüz liralık çanta beğenir de sen 1300 liralık maaşla doğal olarak alamayınca bir aile Reisi olarak görevimi yerine getiremiyorum diye düşünüp kendini gereksiz hissedip intihar edersin. Yani siktir edin ateşli silah, kadınlar vs zırvalarını.
