intihar etmek cesurluk ya da korkaklık ile alakalandırılamaz. Kaçmakmış, vazgeçmekmiş. intihar etmek bir düşünce değilki. intihar etmenin altında beyınde üretilen salgılar kimyasallar sinir sistemi tamamen kontrolden çıkmış ve kişi sağlıklı bir birey olmadığı için korku ve cesaret somutlaştırılamaz duruma gelmiştir. Hastalıklar illaki virüs, mikrop, hücre mutasyonu mu sizce? intihar eden insanları ancak o psikoloji seviyesinde olmuş bir zamanlar bulunmuş ya da bulunan bir kişi anlayabilir. O an insan "ben korkak değilim çok güçlüyüm" diyemezki kendi kendine. O yetisini engelleyen faktörler vardır o an. intihar bir seçim olduğu için meşrulaştırılıyor fakat hastalıktan doğuyor. Beynin yaşadığı hastalık kendi kendini yok etme isteği duyuyor. Beyin çok güçlü ve emin olun ele geçiremediğiniz zamanlar olur. Kimisi bunu şeytana uymak diye adlandırır fakat bu tamamen beynin gücü ile vicdanın kendini yargılamasıdır. Keşke psikolojik rahatsızlığı olanların mesela saçları gökkuşağının rengine dönüşse ya da ne bileyim gözle görülür somut bir kanıta. O zaman içiniz rahatlar. Ölmek için illaki zaturre kanser gibi gerekçelere ihtiyaç duyanlar intiharı salaklık olarak adlandırırlar. Empatiden yoksun zavallı kişilerin yaptığı bir eylemdir.
Biçimsiz ve bozulmuş bir bedenin bekçisi olan bir insan için, yani benim için, saygınlık nedir? Ben, hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi, yaşamanın bir hak olduğuna, ama bir mecburiyet olmadığına inanıyorum.
intihar edecek seviyeye hiç gelmemiş insanın açısından bakarsak korkaktır. Hayatta karşılaştığı zorluklar artık çekilmez hale gelmiştir, bunlarla mücadele etmeye devam etme fikri ona çok zor gelmeye başlamıştır. Arkasında bıraktığı insanlar yerine kendini düşünmüştür ve mücadele etmemeyi seçmiştir. Geride kalanları üzmüş, kendi acısını dindirmiştir.
intihar edecek seviyeye daha önce gelmiş bir insan açısından ise durum daha farklı görünebilir. Muhtemelen bir şeyleri aniden kaybetmiştir ya da hiç sahip olamamıştır. Boşluktadır, bir hedefi veya amacı yoktur. Kafasını kurcalayan sesler hiçbir zaman susmadığı için 24 saat bunlarla mücadele eder. intihar edecek seviyeye hiç gelmemiş insan 24 saat mücadeleyi anlayamaz, intihar edecek seviyeye daha önce gelmiş insanın gördüğü rüyaları üç gün ard arda görse muhtemelen o da aynı seviyeye gelir. Ya hiç uyuyamaz düşüncelerden, ya çok uyur rüyalarla mücadele eder. Hiç bir işe tam olarak odaklanamaz, belki buna rağmen birçok şeyde başarılı olur ama o başarı da bir şey ifade etmez. Dedik ya işte, uzun vadede bir amacı yoktur artık, veya hiç olmamıştır belki de. Bu insan intihar ettiyse eğer, muhtemelen not bırakmamıştır. Çünkü sıkıntısı arkada kalacaklara derdini anlatmak değildir, hayatı boyunca anlaşılamayan o dertler öldükten sonra anlaşılsa da hiç bi sikime derman olmayacaktır çünkü.
Burada maldır, salaktır, enayidir diye söylenen arkadaşlar, o kişinin girmiş olduğu ruh halini, yaşadığı ızdırabı ve mantıklı düşünme yetisini kaybettiğini idrak edemediklerinden, kendileri bir miktar gereksiz olabilir.
insanın canına kıyması değersiz hissetmesi, kendine güvenini kaybetmesi ile ilgili bir durum. Birini öldürmek, zarar vermek, tecavüze uğramak gibi travmatik bir vaka yok ise tamamen intihar eden kişi ve yanındakilerin korkaklığıdır. Sevmeyi sevilmeyi bilmemekle ilgili bir durum bence. Küçük bir kızken annemi kandırmak için hap içmiş numarası yapmıştım birkaç tanede yutmuştum beni dövmesin diye annemde zorla kusturmuştu beni elaleme rezil mi edeceksin intihar etti dedirtmem çabuk kus şeklinde...
Ne cesur ne de korkaktır. Hayatın sürekli yüzüne vurmasından bıkmıştır. Ne yapsa bu dünyada mutlu olamadığı için bıkmıştır. Bir bakıma intihar'ı göze aldığı için birazda olsa cesurdur.
Ahirete inanıyorsa cesurdur. Başına ne geleceğini bile bile çıkmıştır yola.
inanmıyorsa da korkaklıktan bahsedilemez , çaresizdir.
Asıl korkaklık cehennemde yanarım diye ölememektir.
Bence her ikisidir korkaktır zira üzerine gelen zorluklarla mücadeleden kaçmakta ölümü kurtuluş olarak görmektedir cesurdur zira kendi hayatına son verebilecek kadar gözü dönmüştür.