intihar etmek istemeyen insandır.
ilgiye ihtiyacı vardır.
dert ve sorunlarını paylaşmaya..
tek istedigi bi yardım eli. *
velhasıl "geckalma, yarım saate orda olmamız lazım" gibi yargılarla yaklasılmaması bi durum.
Bir arkadaşım vardı,
Beden dersinde 29 Ekim yürüyüşüne hazırlanırken sağa dönemedi sonra ağlaya ağlaya okulun arka tarafına gitti.
Bizim okulun arka tarafında küçük sınıflar soda şişesi falan kırarlardı.
Bi baktık camları bileğine dayamış intihir idicim diyor.
Basit sebepler yüzünden böyle şeyler söylerler.
Büyük dertleri olan insanlar dik durmayı, kaçmamayı bilirler.
Çok biliyor bazı ergenliğine soktuklarım.
Yok söylemezmiş yok cesedi bi yerde bulunurmuş yok şov sik ve dahi sokmuş...
Hasiktr lan ordan!
intihara götüren bir süreç vardır.
Uzun yıllar da alabilir anlık da olabilir.
Din, inanç, aile ve sevdikleri yüzünden bir tarafı hayata eğik insan, bilemezsin ki bir el arıyordur belki...bir soluk...haykırıyor duyulmuyordur.
Uçurumdan düşerken tutacağı bir dal istiyordur belki...bir sebep.
Yokoluş sancısı da oluş gibi diyalektik bir sentezdir belki.
Nedir?
Ve ölüyordum görmüyordun...
Ve doğmaya çalışıyordum öldürüyordun...
hafife almamak gerekir bence. bir uyarı olabilir. yada ne bileyim gizliden yardım istiyordur.
söyleyen kişiyi ciddiye alsak ne olur ki ? yani ne kaybederiz. insan psikolojisi anlık değişme gösterebiliyor. sonuçta saniyelik bir işlem.
ben daha çok bu işin pişmanlık kısmıyla ilgileniyorum. yardım isteyen yada bunu duyuran kişiye ilgisiz kalmak ve bir sabah kalktığında ölmüş olduğunu görmek veya duymak. bu vicdan sahibi bir insan için gerçekten berbat bir duygudur. dalga geçtiğini öğrenirsende bişey kaybetmessin bence. kızarsın sinirlenirsin küfredersin olur biter.
kişiyi gördükçe salak, aptal, numaracı, şovmen bilmem ne diye o olayı gülerek hatırlamak mı ? yoksa keşke ciddiye alsaydım diyerek vicdan azabı çekmek mi ?
hangisi daha ağır basar bir düşünmek gerek.