eğer biri kafasında intihar düşüncesini geçirmeye başladıysa çevresinde biri ona bunu mutlaka ama mutlaka telkin etmiştir. illa sözle değil, davranışla, kaşıyla gözüyle, hareketleriyle, imalarıyla... önce bu zehirli kişiyi tespit etmesi gerekir. bu zehirli kişinin davranışlarını mercek altına alıp tahlil etmeli ve kendisinde uyandırdığı olumsuz duyguların farkına varıp o kişiden road runner hızında uzaklaşması gerekir. uzaklaşması pek mümkün değilse (bu zehirli kişi çoğunlukla en yakınlardan biri oluyor maalesef) mesafe koysun. onu yok saysın, pek arayıp sormasın efenim, lazım değil yani... çevresini ace çamaşır suyuyla arındırsın, mikroplardan kurtulsun ahahha.
ömrüm boyunca iki kere intihar hissine kapıldım. biri 16-17 yaşlarında staj yaparken. staj bitince bu düşünce yok oldu. diğeri yakın biri. onu hayatımdan çıkardım. şimdi mutlu ve mesudum.
geçenlerde gittiğim tiyatronun konusuydu. genç bir adam intihar etmeden önce neler hissettiğini anlatıyordu. orada bir sözü gülümsetmişti:
"psikiyatriste gittim, tedavi olmaya çalıştım. çocukluğumda travma var dedim. onların en sevdiği şeyler...(ahahah) oysa travmam filan yoktu. çok mutlu bir çocukluk geçirmiştim."
(bkz: intihar düşüncesi/#46886127) yazarın bunu hatırlattığı iyi oldu. evet yıllar önce bir ilaç içmiştim. alerjik nezlem için. ilacı içtim yola çıktık. arabayı eşim kullanıyor. yol bir gölün kenarındaydı ve en az 40 dakika göl boyunca devam ediyordu. gözlerim göle doğru odaklandı. kendimi bir sandalın içinde hayal ettim, ağlıyordum ve yavaş yavaş gölün soğuk sularına kendimi bırakıyordum. ama bunu keyif alarak yapıyordum, acı çekerek değil.
içindeki bir şeyi öldürmek istediğin zaman ortaya çıkar. sonlanmasını istediğin hayatın değildir, seni ölüme götürmesine izin verdiğin o olaylar bütünüdür.