ergenken kah çöplerin arasında pasparlak duran porno dergisinde ilk defa kuku görmekti, kah yan mahallenin çocuklarıyla maç yapmaktı, terli iken su içip hasta olmaktı, ya da bir kız çocuğu için oyuncak bebeklerle oynamaktı...
gençken sevgilinle pastanede buluşmaktı, ev telefonundan onu aramak ve gizli gizli küçük harflerle konuşmaktı...
yaşlanınca pikniğe gitmekti torunlarınla ya da bir kaç kanal çeken antenli televizyondan akşam kuşağı dizilerini seyretmekti...
mutlaka verilen örnekler uzun uzadıya çoğaltılabilir ve daha fazla özlem duyabilme hissi uyandırılabilinir.
sokakların bomboş olmadığı, huysuz komşuların "citroen gidin başka yerde oynayın" diye bağırdığı, sevgililerin facebook/msn yerine hayat memat meselelerine kafa yorduğu, aileyle daha çok vakit geçirildiği, postacı görünce heyecanlanıldığı, fotoğrafların elle tutulur olduğu*, kaçırılan tv programlarının ancak şans eseri yayınlanan tekrarlarından izlendiği zamanlardır. eskiden her şey daha gerçek ve kıymetliydi.
insanı felç eden anlardır. insanı monopoly , pictureka gibi kutu oyunlarına iten anlardır. 7 ay boyunca yaşanan bu zsman diliminde
Her gece oyun oynanmış
Oyundan sıkılınca survivor izlenmiş
Sabriyeye yorum yaparak
Serhata söverek
Anneyle mal mal şeylere yorum yaparak geçirilen akşamlarda içten içe içimizi kemiren olaylara neden olan şeydir.
Önerilmez fazlası beyni yakıyor.
akşam internette pineklemek yerine toprak evimizin bacasında ay ışığında demli çaylarımızı yudumlayıp sohbetin dibine vurduğumuz günün muhasebesini yapıp yorgunluğumuzu attığımız zamanlardı.