türkiye de bir türlü adamakilli calismayan sey. dünya para verip, mahallenizdeki internet aginin calismamasi ve bütün mahallenin verdigi paranin karsiligi olan hizmeti alamamasi koyar size. sonra da niye bizi ab ye almazlar deyip duralim.
“internete süresiz gözaltı”
internet sitelerinin polis kontrolüne verilmesi çalışmalarını değerlendiren Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Hatice Saadet Kalyoncu; “Polise yargı yetkisi veren, haberleşme özgürlüğüne darbe vuran ve sübjektif uygulamalara zemin hazırlayan çalışma gündemden kaldırılmalıdır” dedi.
Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Hatice Saadet Kalyoncu konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:
Medyada yer alan haberlere göre Adalet ve içişleri Bakanlıkları ortak çalışması sonucunda Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulacak “IP Takip Merkezi” ile zararlı yayın barındıran sitelere hızlıca müdahale amaçlanmaktadır. Böylece Takip Merkezine, yargı kararına gerek kalmaksızın önce sitenin yayınını durdurma, ardından yargı kararı çıkarma yetkisi verilmesi planlanmaktadır.
Projenin hayata geçmesi durumunda polisin yargı alanına müdahalesine yol açılmış, haberleşme ve düşünce özgürlüğüne darbe vurulmuş olacaktır.
Anayasa’nın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni Hukuk Devleti olarak tanımlamış; 22.maddesi ise “Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça … haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.” hükmünü getirmiştir.
Haberleşme hürriyeti anayasa ile teminat altına alınmışken, internet sitelerinin yayın izninin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verilmesi ile anayasal düzenlemeler ve hukuk devleti ilkesinin ihlal edilmesinin yanında, suç tarifinin genelleştirilmesine ve keyfi uygulamalara zemin hazırlanacaktır. Uygulama ile suçu sabitlenmeyen bir çok kişi ve kurumun cezalandırılması ve mağdur edilmesi söz konusu olacaktır.
Tüm baskıcı rejimler güvenlik veya bunun gibi masum görünen nedenlere dayanarak özgürlüklerin kısıtlanmasıyla başlamıştır. Çağın en önemli iletişim mecralarından internetin başına polisi getirmek, demokrasimiz için sadece kaygılara yol açmaktadır.
Siyasi iktidar, polis devletine zemin hazırlamak yerine özgürlüklerin artması için yargıyı etkin ve işler hale getirmeli; demokrasi için ciddi tehditler barındıran bu çalışmayı derhal sonlandırmalıdır.
türkiye'de tıpkı demokrasi, düşünce özgürlüğü, hukuk, eğitim ve sağlık sistemleri, futbol vs. gibi tam oturmamış alanlardan biri internet. devletimiz birçok konuda olduğu gibi bu konuda da vatandaşı için en doğrusunu kendisinin bildiğini iddia ediyor ve ona göre eyliyor. sanırım türk'ün internetle imtihanının bu kadar çetin geçmesinin sebebi de biraz yeni ile eskinin çatışması. devlet malzeme ofisi zihniyetiyle interneti yönetmeye kalkarsan böyle olur. rte çıkıyor, internette haberlerin altına yapılan yorumların insanı katil edebileceğini söylüyor. (yamulmuyorsam) binali yıldırım çıkıyor, bu ülkeyi google'ın yönetmediğini, türkiye'ye vergi vermediğini söylüyor, falan filan... mesele bir video yüzünden sansürlenen youtube veya onunla aynı ipleri kullandığı için bok yoluna giden google hizmetleri falan değil, mesele zihniyet meselesidir. haberlerin altına yapılan yorumlar olmasa veya yasaklansa insanlar öyle düşünmeyi bırakacak mı? ya da -yanlışsam düzeltin- ülkedeki tecavüz vakalarının artmasıyla porno sitelerin sansürlenmesinin paralellik göstermesi bir tesadüf mü? ya da türkiye'ye tabi olmak istemeyen fakat hizmet veren google'a "hem bize tabi ol hem de vergi öde, yoksa siktir git!" diye kafa tutulması, her vatandaşa devlet tarafından bir e-mail adresi verilmesi, milli bir arama motoru ve internetin millileştirilmesi...
peki bugüne kadar diğer bütün hükümetlerden daha özgürlükçü ve demokratik olduğunu savunan, zihniyet olarak tasvip etmesem de yaptığı bazı uygulamalarla bu imajını pekiştiren akp hükümeti neden internet sansürü için milyonlar harcıyor. haa, durum radyo ve televizyonlar için de çok farklı değil. youtube'un kapatılması ile televizyon ekranındaki mozaik temelde bir ve aynı şeydir.
burada sadece akp'yi eleştirmiyorum. iktidarlar genelde tebaaları için neyin doğru olduğunu bilirler(!), öyle sanarlar. ben sadece toplumu bir de kendi haline bırakın bakalım diyorum. şu ana kadar kontrol altında tutmaya çalıştınız da ne oldu? ne kafalar değişti ne de eylemler... internet olmadığı zamanlar çizgili pijamalarımızla siyah beyaz ekrandaki süleyman demirel'e sövdük. daha iki ay evveline kadar evde dal taşak otururken "yeter artık baykal, git kendine çok sövdürmeden!" dedik. vhs kasetlerle otuzbir çektik. o zamanlar da karısını döven erkekler ya da kocasını aldatan kadınlar vardı. ama yok, size göre teknoloji çıktı, mertlik bozuldu.
insanların artık sesini duyurduklarına inandıkları bir mecra var, bırakın rahatlasınlar. halbuki iktidarın da daha rahat olması lazım, çünkü eylem de sanal söylem de, bi kafayı çalıştırsalar. neyse, aklıma çok acaip konular geliyor, sıçmadan bitireyim.
tanım: sansüre değil sürate ihtiyacı olan dünya ağı.
60'larda amerikan savunma bakanlığının yarattığı dünyayı bir köy haline getiren şey. bugün insanlar internet sayesinde mail'ler alıyor gönderiyor, sohbet odalarında toplanıyorlar duvarlar kapılar yada yollar olmadan. dünyanın dört bir yanından milyonlar anında birbirlerine, dükkanlara, yemeğe ve eğlenceye ulaşıyorlar. ama madem bu iletişim de büyük bir devrimse neden yapılan çalışmalar internette kalma süresi arttıkça çekilen yalnızlığın arttığını gösteriyor?
zamanın en güçlü uyuşturucusudur. sizi başında saatlerce rehin tutabilir. yemekten içmekten kesebilir. oyun bağımlılığı, porno bağımlılığı, forum-sözlük bağımlılığı, download bağımlılığı gibi çeşitleri vardır. tabi eğer düzenli kullanılırsa yararı da yatsınamaz derecede olur.
internet kullanımıyla ilgili araştırmaları bir araya getiren fransız le nouvel observateur dergisi, sanal âlemin kullanımında aşırıya kaçılmasıyla oluşan hastalıkları sıraladı. işte o hastalık ve hasta tipleri
1- hastalık hastaları: hissettiği en ufak ağrıda googlea başvuranlar. sürekli sağlık forumlarını okurlar.
2- google earth ve lokasyon bağımlılığı: bazıları internetten cep telefonlarına yükledikleri yer gösteren sistemler sayesinde başkalarını adım adım takip edebiliyor. kimi bu durumu abartıp beğendiği kişiyi takibe alıp onun gittiği barlara uğruyor ya da google earthten platonik aşkının evini gözleyebiliyor.
3- internet hiperaktivitesi: 23 saniyeden fazla bir konu üzerinde konsantre olamıyor. sürekli emaillerine yanıt veriyor, facebooka giriyor,msnden chat yapıyor, youtubedan video izliyor, deezer gibi müzik sitelerinden kendine playlist yapıyor, aklına gelen her şeyi, yediğiniiçtiğini twitterda yazıyor. her zaman çok yoğun, bilgisayarbaşında ve bir anda binlerce şey düşünüp çok az şey yapıyor.
4- saplantılılar: i-tunesta albümlerini sıralamayı veya flickrda fotoğraflarını düzenlemeyi severler... akşamyemeklerinde, karşılarındakilerin sözünü kesip wikipediadan bakarak söyleneni teyit etmeye çalışırlar.
5- internet şizofrenleri: her çöpçatan sitesinde kızların ilgisini çekmek için yaklaşık 20 profile sahip olanlar: romantik, komik, atılgan, utangaç... bazen kişiliklerini karıştırırlar.
6- google paranoyası: hiçbir haberin gerçekliğine hemen inanmaz, googleda uzun uzun araştırırlar. kimi de facebook uzmanıdır, sitede arkadaşlığını kabul etmeyen insanları listeler. insanların kendisi hakkında kötü şeyler söylemediğinden emin olmak için durmadan kendi adını google da arar.
netscape tarafından bulunan ve bill gates tarafından geliştirilen çağımızın überpopüle iletişim aracıdır.insanların mektup,telefon gibi araçları kullanmasına gerek kalmadan birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan ortamdır.
son zamanlarda 7'den 70'e herkesin kolayca ulaşabileceği msn,facebook gibi ortamlarda vakit geçirmek; kitap okumak,tv seyretmek,hatta uyumaktan daha keyifli bir hale gelmiş durumdadır.bu durum karşısında aileler çocuklarını,eşler kocalarını şiddetli bir şekilde insanlar bu hobilerinden kolay kolay vazgeçememktedirler.
''21.yy'da çağın getirdiği en büyük avantaj nedir?'' sorusuna verilebilecek en mantıklı cevap ''internet'' olmalıdır.gerek öğrencilerin ödevlerini yapması,gerek büyüklerin eğlence kaynağı olarak vazgeçilmez bir ''eğlence'' aracı durumdadır.
yakında elektrik kadar önemli hale gelecek olan iletişim aracı. yani nasıl ki elektrik gidince en küçük hanede bile hayat duruyorsa, internetin olmadığı yerde de hayat duracak noktaya gelecektir. çünkü insanlar hayatlarını tamamen internete odaklamaya başladılar.