toplumdan, toplu halde yaşamaktan soğutabilecek kıldır bu. senden önce kim oturmuş, nasıl bi adammış, temiz miymiş, kıldan başka şeyler de bırakmış mıdır, aralarda sümük de var mıdır, tuvaletten çıkınca elini yıkamış mıdır gibi çıldırtıcı sorular getirir adamın aklına. mide bulandırır.
bundan hareketle internet kafelerdeki kulaklıkları hiç kullanmamaya yemin edersin. klavye böyleyse kulaklık nasıldır diye düşünmeye başlarsın...
bazı tuşlara basmadan da entry girilebileceğini gösterdi bu bana.
muhtemelen erkek kılıdır. yine muhtemeldir ki kol yahut parmak kılıdır.
ben erkeğim kılım çok. arada böyle şeyler oluyor. az biraz dikkatsizim, unutuyorum bi yerden kalkıyorken kılımın düşüp düşmediğini kontrol etmeyi. ben de pek hazzetmem böyle şeylerden ama oluyor işte. yoksa bilerek kılımı koparıp klavyenin üstüne koymuyorum yani. affedin lan ben de insanım!
(bkz: sicmadik ya)
kampanya kampanya : (bkz: internet kafede eldiven dagitilsin)
klavye üstünde kil gördüyseniz, sizden evvel klavyede gezinen ellerin sahibi olan, işten çıkmış, eve gitmeden evvel biraz sanal aleme takılmak isteyen bir bahçıvanı aklınıza getiriniz. gün boyu toprakla uğraşmış, nice güller budamış emekçi bir bahçıvan.. gerçi klavye üzerindeki kili diğer toprak çeşitlerinden ayırabilmek biraz bilim ister ya maşallah.. *