Birbirine gönderilen o kokulu mektuplar, saatlerce oturup dertleştiğin gözyaşlarının birbirine karıştığı o arkadaşlıklar, sokaklarda zamanı unutup oynanan türlü türlü oyunlar.
Muhabbet ve samimiyet . Herkes her an birbiriyle iletişim halinde olduğundan o soğuk ekranlarda konuştuğumuz kadar yüz yüze geldiğimizde konuşamaz haldeyiz . O makinenin içindekiler karşında oturan insandan daha değerli hale gelir olmuş . şurası kesinki internet(teknoloji demek daha doğru) insan ilişkilerindeki en önemli noktayı yani iletişim'i baştan aşağıya yeniden tasarlamış ve bizi birbirimizden hatta bizden uzaklaştırmıştır ...fuck the system...
Sokakta oynayan çocuklar. Değerden ziyade biz o çocukları kaybettik. Şimdilerde sadece bilmem ne oyununu birbirlerinden alıp bilgisayarlarına kurmak için buluşuyorlar.
Eskiden bir bakkalcılık oynardık. Kimimiz bakkal, kimimiz petrolcu, kimimiz lokanta, kimizde çaycı olurduk. Gazete kağıtları diyelim 1 tl defter o zaman 10 tl olurdu. Hani evden getiriyoruz hesabı. Lokantacı meyve suyunun kutusuna çimen doldurur onu verirdi karşılığında 1 tl. Çaycı kola kapakları ile çay verirdi. Petrolcu götümüze değnek dayardı.
Sonra silahcılık oynardık. Patlak tabancası ile tak tak diye ağzımızla ses yapar ölür, öldürürdük. Tabii kara murat, tarkan vs. kahramanımız ya, kılıç oynar ülke kurtarır batırırdık.
Şimdi kim bunları yapıyor? Herşeyin oyunu çıktı. Çocuklar bayramlarda torpil bile patlatmaz oldu. Her eve bilgisayar koyuldu ve bu yüzden teknoloji samimiyetimizi elimizden alıyor.
En fazla koyanda mektup... Amk daha bir kızdan mektup almadım lan ben. Çok istedim. Saklayacaktım, ilerde torunlarıma gösterecektim. E-postaları mı saklayacak şimdi? Konuşma geçmişini mi anı diye saklayalım. Samimiyet yok amk internette. Çok özledim lan o günleri.
insanlar kendilerine yapay evren oluşturdular orda spor yapıyolar orda müzik dinliyolar orda eğleniyolar bu onlara gerçek gibi geliyor ama gerçek olmadığını belli bir zaman sonra anlıyolar ozamanda iş işten geçmiş olucak.
düğün davetiyesidir efendim. çok afedersin ırzını siktiklerim facebook denen sikim şeyden davetiye gönderiyorlar, ayda yılda bir giren biri olduğum için haliyle görmüyorum mını siktiğimin davetiyesini, haberim olmadığı içinde düğüne gidemiyorum. ardından tripler, küsmeler, arkadan konuşmalar. lan hoşaf hadi arayamıyorsun sikik telefondan anladık bari toplu mesaj at deme sik kafalı. bir sikim yapmıyorsun en azından trip atıp arkadan konuşma gelmedi diye.
mektup bunlar içinde önemli bir konumdadır. bir zamanlar zorla elde edilen kağıtlara yine güçlükle elde edilen mürekkeple, kuş tüyünden bozma kalemlerle özenilerek yazılırdı mektuplar. bir mektupu göndermek ve ona cevap almak bazen aylar alırdı. gelişen dönemle birlikte bu durum da değişti; kağıt, kalem, zarf ve posta teşkiları derken mektup göndermek ve almak kolaylaştı.
mektubu farklı yapan kağıda yazmanın getirdiği özen, kelimelerin titizlikle seçimi ve mektubun kendine has bir yapısının olmasıydı. kurallardan bazıları mektubun başlangıç ve bitişi, zarf arkasına adresi yazmak vb idi.
mektup iletişim iççin vazgeçilmezdi. osmanlı'da posta teşkilatının kurulması ve ilk pulun basılması ıslahatlar arasında yer almıştı.
kendisine mektup gelen biri mektup almış olmaktan dolayı bir heyecan duyar, kimden geldiğini anlamak için arkasına bakar ve heyecanla zarfı açardı. sırf mektup zarflarını açmak için mektup açacağı isimli bıçak benzeri bir alet vardı. zarf açıldıktan sonra mektup kimden gelirse gelsin bir kaç kez okunurdu. çünkü mektubu yazana hemen geri dönüş şansı yoktu. bu nedenle dedikleri, anlatmak istedikli iyice anlaşılmaya çalışılırdı.
bu arada pul kolleksiyonları yapanları da unutmayalım. ayrıca mektup edebi bir tür olarak da kabul görür. yani mektup pek çok alanda etkiye sahipti.
teknolojinin gelişimi ile kaçınılmaz son geldi tabi ki, aslında mektubu ilk olumsuz etkileyen telefon olsa da internet sonunu getiren olgu olmuştur. bugün artık mektup alıp gönderen çok azdır. e-mail, ki türkçe'si elmek'tir (bkz: http://tdkterim.gov.tr/?k...p;hng=md&kelime=elmek) artık çok sıradan bir hal almıştır. normal bir internet kullanıcısı gün içinde bir kaç kez elmek alıp gönderdiği için mektuptaki gibi bir heyecan duymaz ve özen göstermez. önemli olan "hız" faktörüdür. kolay kolay kimse diğerinin kullandığı cümlelerdeki özene dikkat etmez.
kısacası artık "mektubunuz var." cümlesini duymak imkansıza yakın gibi.
mektuptur. mektupla birlikte duygu, yazarken kağıda dokunuşun, kalemi tutuşun, onun verdiği haz, mutluluk, yok artık. gerçek özlemler yok. artık her şey bir camın arkasında. öyle soğuk, duygusuz kalıyor. "böyle de duygulu oluyor" diyenler çok var. çok rahat bir şekilde söyleyebilirim ki; sizin yaşadığınız gerçek duygu değildir. bir mektup yazmayı deneyin. onu göndermenin verdiği hazzı, daha sonra gelecek cevabı beklemenin hasreti ve özlemi, mektubu gördüğündeki mutluluk... bunların hepsi yok olmuştur artık.
power point. internet olmadan önce saatlerimizi power pointte saçma slaytlar yaparak geçiren bir nesildik biz ne zaman internet geldi yonjalar msn spaceler meydana çıktı işte o zaman power pointin pabucunu dama attık.