internet haberciliği

entry12 galeri3 video1
    1.
  1. internetin en büyük getirilerinden biridir. gazetelerin yazamadığı, televizyonların söyleyemediği bir çok şeyi uyarı ceza unsurunu dikkate almadan okuyucusuyla buluşturabilen harikulade platformdur.
    1 ...
  2. 2.
  3. uludağ'ın öğleden sonra büründüğü kimliğin ta kendisi.
    1 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. ülkedeki belli başı 4 ajansa abone olup (ki ajanslarin ücreri gayet mantıklıdır) fotoğraf odaklı ilgi çekici haberleri bulup yapılacak zaman ayrılırsa başarılı olunacak haberciliktir.
    0 ...
  7. 5.
  8. gazetecilerin yönettiğinden şüphelerim olan habercilik. eli klavye tutan bikaç kişi yazıyor olmalı. ya da gazetecilik ölmüş.
    2 ...
  9. 5.
  10. 6.
  11. başlıklarda merak uyandırmaya, olayı olduğundan farklı göstermeye, yanıltmaya odaklanarak, tıklanma sayısı kasan iğrenç bir medya. halihazırda görsel ve yazılı medyanın internet sitesi uzantıları da aynı politikada internet haberciliği yapmaktadır.
    2 ...
  12. 7.
  13. clickbaitten başka birşey değildir. Çöptür.
    1 ...
  14. 8.
  15. hadi be dersin girersin.
    ilk sayfada bir şey yoktur.
    belki diğer sayfada dersin yok
    diğer, yine boş haberle alakası olmayan bilgiler , diğer
    en sonunda sövüp kapatılan sitedir.
    1 ...
  16. 9.
  17. bu mesele aslında başlangıçta "yurt dışındaki okurlara da" seslenmek üzere düşünülmüştü...

    Biraz da "herkes kuruyor biz de kuralım" telaşıyla.

    Günün modasıydı yani...

    Böylece Türk basını kendi ayağına esaslı bir kurşun sıktı. Gazetelerin Internet sitelerini "yurt içindeki okurun" da izleyeceği önceleri kimsenin aklına gelmedi mi ne?

    Hatta, bunu hemen tercih edeceği... Gazete parayla, siteye girmek bedava. Satışlar düşünce şafak attı, ama artık çok geçti.

    Bunun üzerine "bari siteye reklam alalım" çözümü bulundu.

    Fakat kısa sürede bunun da suyu çıktı.

    Reklam almak için "tıklama sayısını" arttırmak gerekiyordu.

    Böylece, Türk sanal basınında bu sefer de "o bilmem kim dedi ki..." modası başladı...

    "O kişi kaynanasını...",

    "O takım kazandı"...

    "O politikacı yerinden doğruldu veee..."

    "o hiç beklemediği bir cevap aldı..."

    "o en sonunda 10 zenci tarafından çatır çutur..."

    Kimin ne halt ettiğini öğrenebilmek için hadi bir tık daha... bir daha... bir kere daha...

    Bazıları bunu da aşırı uçlara taşıdılar, siteler ancak on tıkla, yirmi tıkla ulaşabileceğiniz çarçur "malumatla" doldu.

    Buna paralel olarak, okurun en alt tabakasının ilgisini çekebilmek amacıyla "bilmemne otunun öyle bir faydası var ki..." tuzakları kuruldu. Buna, "ineği yılan yuttu", "kaplan zebrayı ısırdı", "bakın bakın 100 metre yılan amk" haberlerini de ekleyiniz.

    Reklam da yağdı tabii yağmur gibi. Fakat bu sefer de fazla geldi anasını satayım. Ekranda boş yer kalmadı, sayfanın üstü, altı, sağı, solu reklam doldu.

    Bu da yetmedi: Ekran açılınca çok kısa bir süre "sabit" kalıyor, sonra yukarıdan hani o telefon şirketinin kırmızı tabelası gibi küt diye bir reklam panosu iniyor, manşeti aşağı itiyordu.

    Arkasından bir daha, bir daha... Ölçü kaçmıştır ve de günümüzde "site okumak" son derece müşkül hale gelmiştir.

    Tutamıyorsun, zırt iniyor aşağıya, zırt öbür sayfaya kalıyor, reklamlarla cebelleşe cebelleşe eni konu bir "mücadele" veriyorsun habere ulaşmak için.

    Bitmiyor... Reklam, habere ya da yazıya nihayet ulaşıp okurken de araya giriyor, ekran kararıyor, ya bilmem kaç saniye beklemek zorundasın, ya da kapatmak için (X) işaretiyle belirlenmiş ve çoğu zaman da pek iyi saklanmış köşeyi arayıp bulmak...

    bu işin boku çıktı artık! birilerinin buna dur demesi gerek!
    3 ...
  18. 10.
  19. Tamamen çarpıtmalardan dolu anlayıp dinlemeden eline kalem alan herkez yazar olmuş bu devirde yazık.
    0 ...
  20. 12.
  21. Haberle ilgili soruları size soran haberciliktir. Evet.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük