böö diye aniden korkutmaları dışında bir gram korkutmamış, quinn rolündeki fıstık, (sübyancı değilim imdb'den baktım kız 18'den büyük) anaç elise teyze, tucker-specks ikilisi ve ilk filme yapılan göndermeler ile kurgunun zaman zaman seri içinde iyi yoğurulması dışında pek bir espirisi olmayan film. kötü mü? değil. ama ilk iki film hele hele şahsen çok beğendiğim ve serinin en iyisi bulduğum 2. filmin yanında hayli sönük kaldığı da bir gerçek. 6/10.
genel izleyici kitlesinin koyunlar gibi birbirini takip eden basma kalıp görüşlerinin aksine ilk filmde kahkahalarla gülmüşümdür. korkunç olmaya çalışıp komik olmuşlardır. prodüksiyon tasarımı tren kazası gibidir.
fakat ikinci ve üçüncü filmlerde artan kalitesiyle ve merak uyandırarak korkutmayı başaran atmosferiyle son derece keyif vermiştir.
indidious 2 ve 3'ün etkisini daha da arttırmak için izlenebilecek filmler Woman In Black, The Conjuring ve Anabelle'dir.
ilk iki film gayet güzeldi. senaryo ve kurguyu beğenmiştim. bunu henüz izlemedim ama okuduğum kadarıyla herkes diğer iki filme nazaran sönük kaldığı görüşünde. hayırlısı olsun.
ilk 2 filme göre sönük olduğu doğrudur ama yine de izlenebilir niteliktedir, güzeldir. elise'in uzun bir aradan sonra astral seyahatlere tekrar nasıl başladığını görüyoruz. farklı bir hikaye var bu sefer. ilk 2 filmden tamamen bağımsız. yazının bundan sonrası spoiler içerecek. izlemeyenler okumasın.
--spoiler--
elise filmin başında quinn'i uyarmıştı 'tek başına seyahat etmeye kalkma, gelirken onlardan biri de seninle gelir' diye. aynı şey elise'in başına geliyor. quinn'i kurtarıyor ama seyahatten dönerken ilk filmde dalton'ı ele geçirmeye çalışan kırmızı suratlı şeytanı da getiriyor. bu filmin sonunda da o kırmızı suratı görüyoruz.
--spoiler--