anadolu'nun bir köşesinde aileden ve sevdiklerinizden uzak halde sıtmadan zangır zangır titrerken, önünüze bir tas çorba koyanınız , terleyen sırtınıza havlu koyanınız olmadığı anlardır.
senin söylediklerine, savunduklarına; düşmanının usulca yaklaşıp rol keserek, kendisini acındırması sonucu artık şüphe ile bakan dosttur. dost mudur tartışılır tabiiki.
yemek yemeyi bir zevkmiş gibi değil de, yaşamsal faaliyeti sürdürmek için yapılan bir gereklilikmiş gibi görmeye başladığı andır. lakin tek başına güzel değildir yemek yemek hiçbir zaman.