insanın kendinden tiksindiği an

entry23 galeri0
    23.
  1. Ciddi bir konu konusunda bildiklerimi yardırıp millet beni pür dikkat dinlerken, ağızdan fırlayan bir damla tükrüğün havada süzülüp gözden kaybolması ve herkesin o tükrüğü görüp bozuntuya vermediği an, Kendimden tiksindiğim andır kardeşim.
    1 ...
  2. 22.
  3. mezuniyet balosundan birkaç gün sonra arkadaşların çektiği fotoğraflara bakarken kendini pistin ortasında elinde ayakkabılarla etrafta kimse kalmamışken çılgınca dans eder halde gördüğün andır. o gecenin başındaki tuvaletli, ahenkle dalgalanan saçlı, hanım hanımcık makyajını yapmış kişiden eser yoktur. yerinde tanımlanamayan bir cisim bulunmaktadır.
    2 ...
  4. 21.
  5. karşı binanın altındaki dükkanlardan birinde yeni açılan aczanede çalışıyordu, çok tatlı bir konuşması ve sapsarı saçları vardı. ama boya değilmiş sordum. gel zaman git zaman samimiyeti ilerlettik. amacım evinde bir kahve içmek ve mümkünse sevişmekti... iki iyi arkadaş kıvamına gelmiştik ve birlikte yenen akşam yemekleri, haftasonu çayları derken taşınacağını öğrendim. iyi bir fırsat olabilirdi ve yardım etme duygularımı iğrençliğime kamufle ederek ben hallederim dedim. amacım o eve bir şekilde girmekti. akşam telefon ettim ve müsayitsen geceden geleyim yarın sabah bi de yolda vakit kaybetmeyelim diyerek emrivaki yaptım ve gittim. kapıyı çaldım ve o güzel kadın bütün ihtişamıyla açtı kapıyı. mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. içeri girdim bir güzel kadın daha gördüm, ve oturma odasına geçtik. kardeşiymiş, TUS sınavlarına girmiş, bekliyormuş. sonra içeri bir tekerlekli sandalye üzerinde zorlukla hareket eden ben yaşlarda bir erkek girdi, o da ortancılarıymış. sonra bir tekerlekli sandalye daha geldi çocuklarının hepsine de bi şekilde benzeyen tatlı bir anne... sonradan öğrendimki bir trafik kazası sonucu babalarını kaybetmişler, anne ve oğul ise omurgalarındaki hasar yüzünden sakat kalmışlar. bunları öğrenen ben o anda kendimden öyle bir tiksindim ki günlerce bu kadar mı amsalağım diye düşündüm. velhasıl ailesine bakmak zorunda olan, kardeşini okutmak durumunda kalan ve anne ve diğer kardeşine ilaç almak zorunda olan bir insan ve benim düşüncelerim...
    1 ...
  6. 20.
  7. çok özel bir andır, zaman durur ve hayatı sorgulamaya başlarsın.

    burun karıştırmak, basurlu götü kaşımak, ya da taşşakları yerleştirmek falan neyse de.. demin ben öyle bir bok yedim ki... kendimden inanılmaz derecede nefret ettim, tiskindim, anneme, babama, ilkokul örtmenime ve tüm sevmesini bilenlere karşı mahçup hissettim.

    tam bir öküzmüşüm ya lan, tam bir düveymişim ya ben... hey allahım ya.
    yok abi, imkanı yok anlatamam ne yaptığımı. ı ıh, vallaha mideniz kaldırmaz. ya git ya, töbestağfurullah, aklıma geldikçe bir hoş oluyorum... ben öleyim lan, yaşamayayım ben.

    edit: tamam neyse, itiraf ediyorum;

    (bkz: ekmeğin arasına pizza koyup yiyen hayvanat)
    1 ...
  8. 19.
  9. burnunu oyarken birilerine yakalandığın andır.
    1 ...
  10. 18.
  11. 17.
  12. okuldaki tiyatro seçmelerinde seçilip: oyunun dram olduğunu öğrenen bir kızın "ben dramda oynamam." deyip ikna etmeye çalışanlara soğukkanlılıkla karşı çıkmasına bir kibir, kendini bir bok zannetme olarak bakmıştım.

    okulların kapandığı günün sabahı okulda bir telaş,bir üzüntü.. bir kızın babasının (onkolog idi adam) kanserden hayatını kaybettiğini öğrendim. bütün dönem olarak cenazeye gittik. orada onun o kız olduğunu ve babasının 2 yıldır tedavi gördüğünü öğrendim. yani kızın hayatında zaten acı vardı, onun ihtiyacı olan hayata tutunmak için bir kahkaha bir güldürüydü.

    işte o an hayatta hiç kızmadığım kadar kızdım kendime ve hatta nefret ettim kendimden.
    0 ...
  13. 16.
  14. 15.
  15. Bir şeyleri yaptığında her pişmanlık duyduğu andır .
    (bkz: Ailesini hayal kırıklığına uğratmak .)
    0 ...
  16. 14.
  17. kötülük yaptığı her andır.
    1 ...
  18. 13.
  19. Aşırı sinirli anıma denk gelip bir hiç yüzünden,bana asla gücü yetmeyecek olan kardeşimi azarlayıp,hakaret ettiğimde.yok bunu yapınca değil,o bana böyle gözlerini belerterek bakıyor ya hani,ben de dayanamayıp ağlayarak ona sarılıyorum,gönlün almaya çalışıyorum*'hadi tatlım sen de bana bağır,hatta vur*' dediğimde,beni pıt diye öpmesinin ardından müthiş masum ve titrek,hafif de küsmüş bir ses tonuyla 'ama ben sana kıyamam ki ablacım' diyor ya,hah o zaman (bkz: kendimi intihar etmek)istiyorum hunharca!
    3 ...
  20. 12.
  21. rüyada sevgilisini aldattığını gördüğü andır. tüm rüya boyunca yaşamış olduğu duygudan, uyandığında hissettiği duyguların çıkarılması sonucu ulaşılan ferahlık tarif edilemez.
    1 ...
  22. 11.
  23. kendisine güvenen insanlara ihanet ettiği andır.
    5 ...
  24. 10.
  25. peki hala mukemmel uyumdamisin , o an hayatinda birseyler degistirdimi, yoksa o cift olmasada arada oradan yine ayni sekilde geciyormusun , diye dusunuyordum bende.
    0 ...
  26. 9.
  27. dürüst olmadığı andır.
    1 ...
  28. 8.
  29. kendini dans ederken gördüğü andır ,saç baş dağılmış falan. rezil bir durum.
    1 ...
  30. 7.
  31. kendince doğruladığı ve savunduğu konuların aksini yaptığı andır...
    3 ...
  32. 6.
  33. sabah uyandığında tırnaklarının arasında vücut kalıntılarıyla uyandığı zamandır. (bkz: burun pisliği)
    1 ...
  34. 5.
  35. kırmayı, aklının ucundan bile geçirmediği birisini kırdığı an.
    3 ...
  36. 4.
  37. kirli olup olmadığından emin olmak için bir gün önce üzerinden çıkardığı bir giyim eşyasını kokladığı an.

    gladedit: tabi misler gibi kokuyo ise, insanın kendiyle gurur duyduğu an da olabilir bu.
    gladedit 2: edit'i kendimden, entry'i bir arkadaşımdan biliyorum* hocu!
    11 ...
  38. 3.
  39. bi restoranda yemek yerken dışarda, soğukda, birinin dilendiğini görmek.
    2 ...
  40. 2.
  41. sevgiliyle gidilen bir ortamda kahkahalarla güldükten sonra tuvalete gidince dişte kocaman bir domates vea nane kalıntısı olduğunu görmek.
    8 ...
  42. 1.
  43. "hocu kipa'da içkilerde promosyon varmış, şaraplarda %30, yabancı içkilerde %50, çıkınca uğrayıp, reyon kapatıcam" dedim iş yerindeki arkadaşıma, perşembe akşamıydı. iş hayatında; haftasonunda özünüze döner, sonrasında her geçen gün daha kapital odaklı bir insan olma yolunda ilerler, cuma günü "kapital!! kapital!!" diye ağzından salyalar fışkırtan biri olur, haftasonu tekrar eski halinize döner ve bir sonraki vahşileşmenize kadar enerji toplardınız.

    iş çıkışı birçok arabayı makaslayarak, tüm hırsımla korupark'a vardım, hızla yürüyerek kipa'ya çıktım, yavaş yürüyenlere sinir oluyor, onlara bu yarışa ortak olmadıkları için kızıyordum, insan dediğin enerjik ve de sinerjik olmalıydı. sanki gecikirsem, içkiler tükenecekmiş gibi hissediyordum. garip, reyon boştu, haftanın sonuna yaklaşıldığı bir perşembe akşamı kravatımla, özenle düzeltilmiş kirli sakalım ve ütülü gömleğimle ülkede kriz olduğu aklıma gelmemişti.

    önce neredeyse reyondaki tüm şarapları inceleyerek - tabi ki alt raflara bakmıyordum zira orada ucuz şaraplar dururdu - 9-10 şişe şarap seçtim, sonra yabancı içkilere yöneldim, birkaç şişe barımda eksik olan likörlerden aldım, bir kaç şişe viski, bir şişe de konyak. alışveriş sepetim ağzına kadar içki dolu bir şekilde kasaya ilerledim. alışveriş yapmak içimdeki canavarı biraz da olsa doyurmuştu. huzurlu değil ama toktum.

    en kısa olan kuyruğu seçip, sıraya girdim, hemen önümde yaşlı bir çift duruyordu. temiz yüzlü, eğitimli, emekli öğretmenlere benzer kişilerdi. onlara bakmak bir miktar huzurlu hissetmemi sağladı. alışveriş sepetlerinde; un, pirinç, bulgur, nohut, ayçiçek yağı ve bunun gibi temel gıda maddeleri vardı, bir de izmir marka 35'lik bir rakı. ben sadece mest sultaniye içerdim, diğerlerine rakı bile demezdim.

    aldıklarını kasadan geçirip hesabı ödemeye başlayacakları esnada ben de sepetimi boşaltmaya başlıyordum, tam konyağı banda yerleştirirken kasiyerle olan konuşmalarını duydum. zaten az bir meblağ tutmuş alışverişlerini birkaç kredi kartı çıkarmış, onlara böldürmeye çalışıyorlardı. konyağı tekrar sepete bıraktım, görmelerini istemedim, utandım.

    oldukça uzun sürdü işleri, "10 tl buradan çek kızım" diyordu amca, kasiyer deniyor, "limiti dolmuş amca" diyordu, "kızım bir de bundan dene" diyor, bu sefer çekiyordu, bu şekilde bir sürü kart denediler. en son amcanın belki de eve gidip zeki müren dinleyerek felekten bir gece çalmasını sağlayacak o minik 35'lik rakı'yı kasanın önüne bırakarak, ödemeyi bitirdiler. teyze giderken, işleri uzun sürdüğü için sırada bekleyen bana özür dilercesine ve utanarak baktı. tepki veremedim.

    aslında o rakı'yı ben ödeyip hediye etmek isterdim onlara, ama her hallerinden onurlu bir duruş fışkıran o çifte, sadaka veriyor durumuna düşmek istemedim. hem sadaka verilmesi gereken bendim, isterdim ki onlar bana insanlığa dair bir gıdım sadaka versin, iş hayatının canavarlaştırdığı beni, naif yapsınlar tekrar. ellerinde poşetler ağır ağır uzaklaştılar. kasiyer "beyefendi" diye seslendi, dalmıştım, kendime geldim.

    neredeyse 2 asgari ücret tutarındaki içki dolu sepetime baktım.

    tüketim toplumundan, kapitalist sistemden, ve en çok da;

    bunlara mükemmel uyum sağlamış kendimden tiksindim.
    62 ...
© 2025 uludağ sözlük