bulunduğu topluma, girip çıktığı ortama göre şekilleniyor olması. sövdürtür geceleri kendisine. asla olmak istemediği bir kişiliğe bürünmek zorunda kalmıştır çünkü.
gençtik o zamanlar. çok sevdiğim bir arkadaşım nişanlanmış ama ben nişanına gidememiştim. haliyle nişanlısını da hiç görmedim. bir gün dut ağacının altında oturuyoruz, yoldan eski bir araba geçti ve içinde ki kız çok dikkatlice bizden tarafa bakıp gülümsedi. ne baktın öyle güzel kız dedim. arkadaş yüzüme baktı ama yüzü sapsarı olmuştu. ne yaptın sen o benim nişanlım dedi. utancımı anlatamam size. öyle bir utanç içine düştüm ki kendimden nefret ettim. yıllar geçt aradan, şimdi karşımdan geldiklerinde ben başımı hiç kaldırmam eşi yanındaysa. hala o utancı taşırım.
yaptığı ya da söylediği bir şeyden dolayı insanın kendinden nefret ettiği durumlardır.
özellikle çok sevilen birini üzecek bir şey yaptığında insan kolayca kendinden nefret edebilir.