yobazların, yasakların, kendinden olmayanı dışlama çabasının hüküm sürdüğü,
asgari maaşın, normal bir avrupa ailesinin yalnızca köpeğine harcadığı meblağ olduğu,
yeni şansların bulunmadığı, hayallerin gerçekleşmediği,
varsa-yoksa ahlak kuralının geçerli olduğunu, ancak yine de ahlaksızlığın diz boyu olduğu,
zorluklarla kazanılmış, adım adım modernleştirerek kurulmuş bir ülkenin vatandaşı olarak, bu ülkenin girdiği bataklığa şahit olmak ve bu topraklar üzerinde yaşadığı hayattan umutlu olmamak-keyif almamakla beraber yine bu ülkeden nefret etmeye başlamak ve bundan suçluluk duyma durumudur.
ülkesinden değil lakin, ülkede ki insanlardan nefret etme durumudur. en azından benim için öyle. şu son 10 yılda ki nefret kasırgası zaten kitlelere çoktan yayılmış durumda. hiçbir insan bir diğerinin görüşüne katlanamıyor, saygı duymuyor inanılmaz derecede sevgisizlik ve saygısızlık hakim olmaya başladı. hoşgörüsüzlük bitirecek bizi zaten. kimse kendisine bakmamak da, karşı tarafın zayıf taraflarını çıkarma ve ezme derdinde. özellikle başbakan kişisi bu nefret kasırgasını yayma konusunda çok başarılı. istediğini de alıyor zaten.
ülkemde çok sık olan durumdur.
kutuplaşmaya tarih öncesinden hazır olan güzel ülkemin saf insanlarıdır. hemde cogusudur. sadece zamanı değişkenlik gösterir. çünkü hep ötelemek ve örselemek vardır. şucu buculuktur bizim olayımız. badem bıyıklıysan başka sakallıysan daha başka top sakallıysan bir başkasısındır. hep başkaları vardır. hiç beraber yaşadığımız insanlar başlığı kullnılmaz ülkede.
bir taraf demokrasi borusu öttürür. bir taraf ırk. bazısı din.
çıkıp hakkaniyetle birarada yaşayalım diyen insan kalmadı değil. hiç olmamıştı.
tarafgir olmak saldırgan olup saygısız olmalısın bu ülkede.
bu ülkede insanlar araba sollama tartışması sonrası birbirini öldürüyor. söylenecek tek bir kelime bile yoktur bunun üzerine.