şizofreni değildir.. kendi kendine düşünme de değildir..
gittiğin her yerde tüh şimdi o da olsa da görseydi , ya beraber olsaydık dusturuyla " onunla konuşsaydık , burayı şöyle anlıtırdım" cümlesiyle başlar her şey..
sonra bi bakmışın her gittiğin yeri kafanda birine anlatıyosun.. biri için yorumluyosun..
bir şeyleri kurarken 'yani bence' deyip kafanın içinde birine anlatmaktır. ( vay anasını, ben de bi bende olur sanıp korkardım demek ki genel bir hadiseymiş.)
sanki birazdan karşılaşacağı insana anlatacaklarının ön hazırlığı yapıyormuş gibi bir olaydır. olaylar en ince ayrıntısına kadar anlatılır hatta o sesin verebileceği cevaplara göre karşılık değişir. bildiğin kafasında biriyle yaşar insan. evet saçmalık, delilik gibi algılanabilir ama çoğu zaman eğlencelidir de. insan yalnız kaldığında ( ki durum daha çok o zamanlarda olur) sıkılmamak adına bunu deneyebilir.
uykusuzluğun en önemli nedenidir. çünkü ne zaman uyumaya çalışınılsa baya biriyle o aralar kafanı meşgul eden konu hakkına derin bir muhabbet başlar. ilginç olan, karşı taraftan cevap gelmez ama sen deli gibi anlatırsın. mesela bu kişi sevgiliden ayrınılmışsa eski sevgili olabilir, yada bu aralar kriz yaşadığınız patronunuz...
eğer böyle bir sorununuz yoksa hiç üzülmeyin "bende neden olmuyo yaa" diye.
aslında içinden konuşmaya başlamanın ilk adımıdır. (kendimden biliyorum)en kötü yanı herkese bişeyleri söylersin (ama içinden) ve sonra söylemedin kiii!! diyen olunca mevzuya uyanırsın o an anlarsın durum vahim.konuştuğunu sanıp aslında içinden konuşmak ve dışarıdakine maal etmek...
sinemada bu zorluğu aşmak için söz konusu kişiyi bir aynanın önüne koyarlar. ayna önünde malak gibi duran birini görürseniz bir filmde bilin ki bir süre sonra aynayla yani içsesiyle konuşmaya başlayacaktır.
oluyor zaman zaman. genelde entellektüel duyarlılığı yüksek ve sohbeti seven tiplerde yanlız kaldığı zamanlar olan hadise. zaten bu tiplerin genel olarak toplumda yabani damgası yeme ihtimali yüksektir. bence delilik veya şizofreni değil. akıl ve paylaşım belirtisi.
sürekli yaptıgım şeydir.hatta bazen içimden değil ,dışımdan fısıltıyla yaptıgım durumlarda dua mı ediyorsun şeklinde sorulara maruz kalmışlığım vardır.
şizofren ayrı bir konudur. özellikle çok sevdiğin bir dostunu kaybetmişsen. onu her zaman yaşatırsın. o ölmüş olmasına rağmen senin gözünde hep canlı biri olarak çıkar. acısını fazla hissetmezsin. ayaktayken veya gün içerisinde onunla çok şey yaparsın. fakat etrafındakiler seni şizofren sanır. varsın şizofren desinler mühim değil. en sevdiğim dostumu kaybetmişsem şizofren olurum. yeter ki onun acısını hissetmeyeyim. o hep yanımda kalsın. benim zor zamanlarımda gözümün önünde canlansın.
Benim çoğunlukla içinde bulunduğum eylem. Aslında kafamızda konuştuğumuz biri kendimizdir. Bir şey yapmadan önce kendimizle bunu tartışır,mantıklı mı değil mi karar verir sonra yaparız. Bir bakıma kendi içinde sesli düşünme de denebilir.
cümle deki hep biraz sakıncalı,yoksa tabi canım içsel bir konuşma herkesin ihtiyacıdır, hem insanın kendine kulak vermesi, eylemlerine yön verebilmesi açısından son derece önemli.