belki bir insan; varlığıyla mutlu eden. belki bir gündür insanın içini ısıtan; huzurlu ve sıkıntısız. belki bir kitap. çoğunlukla da müziktir aslında. ya da sevgilinin öpücüğü! tüm masumiyetin dışa vurumu ısıtır içinizi.
bir de bakmışsınız ki milat dediğiniz günden önce aslında içiniz zaten hep sımsıcakmış, o gittiğinden sonra soğuk gelmiş her şey. o varken her şey ne kadar da güzelmiş de siz bilmiyormuşsunuz. yani sizin bile gün ışığına çıkaramadığınız, insanın içinde hepten var olan ama farkedilmeyen sıcak bir duygu varmış. bunu illa kötü bir şey olduğunda değil de varken var olduğunu fark etmek önemliymiş. ufacık kötü bir şeyde bile yanında güvenli hissedebileceğiniz, sizi ve en önemlisi içinizi, her duygunuzu ısıtan birinin elini tutmakmış insanı mutlu eden, buymuş ısıtan.
benim artık ısınmıyor ne yazık ki. çünkü o artık yok.*
sevgi. illa aşk değil bazen anne/babaya bazen en yakın arkadaşa bazense Tanrı'ya duyulan sevgi. Tarif edilmesi zor bir duygu ama insanın vücudunu kolayca kaplayıp ısıtabiliyor.
sevgilinin ellerini tutmak, ona sarılmak.. soğuk bir kış sabahında sıcacık yorgana sarılarak uymaya devam etmek, sabah haftasonu dershanede öğlenci olduğunu unutup "hassiktir geç kaldık" diye erkenden kalktıktan sonra sabahçı olmadığınızı hatırlamak ve o sıcak yatağa geri dönmek..
telefonu açıp karşıdan bir aile üyesinin sesini duymaktır.
bir de gurbet eller söz konusuysa nerde, ne zaman bu tınıya ihtiyaç duyulacağı anlamsız kalır.
ve aslında çok da havadan sudan konuşurken dinginleşir insan..sevdiklerinin yanında olamadan geçen hayatında yaşadığı zorluklar bir süreliğine öylece kaybolur.
ve aklıma partick süskind in koku adlı romanı gelir ve bence elimizde olsa-bilmiorum, teknoloji bunu sağlıyor mu?- annemizin kokusu hep bizimle olabilse.-ki bunu söyleyen kişi diğer ebeveyninin sesini daha bu yıl eski bir video kasetinde duyarak ne hissetmesi gerektiğini bilemeyen kişidir.