Bu yüzden ki açık açık ağlayamiyoruz. Gülmuyoruz kahkahalarla. Ya da bir insana sevdiğimizi söyleyemiyor nefretimizi haykırmiyoruz. Olcez ya biz. Niye farkında değiliz. Niçin yaşamıyoruz son nefesimiz gibi ?
insan ölümü bilir ve ölümü yaşar.
insan bu alemde ölümü bilen, kendi ölümünü de bilen tek varlıktır.
hissi falan bir yana, ölümü çok erken yaşlardan itibaren pekala kavrar.
buna rağmen kendisine değişik hikayeler, felsefeler, bahaneler bularak yaşamaya devam eder.
bu nedenle insanın yalnızlığı ve kuvveti o masallarında ölümü yarattığı halde kendisi ölmeyen tanrılarından daha yüksektir.
düşünmeyi pek sevmeyen insanların yapacağı iştir. Düşünmezler, düşündükçe kötü duruma düşeceklerini bildikleri için, korkunun tüm vücutlarını saracaklarını bildikleri için düşünmezler. Onlar kendilerinin ılahidirlar, oysa ki insanın birgün öleceği gerçeğini kabul etmesi gerekmez mi? Neyin peşinde bu insanlar? Nereye kadar ölüm gerçeğinden kaçabilirler? Kendilerini aydinlatmalari lazım ki toplum içinde yararlı bir birey olsunlar.
(bkz: ölümün şahdamar kadar yakın olması)
sagopa kajmer'in şarkısında değindiği bir nokta. hatta "hiç ölmeyecek gibi günü gün etmeniz saçma" demektedir. elbette hiçbir tartışmaya yol açmayacak başka bir söz ise peygamber efendimiz (s.a.v.)'e aittir:
-Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.
bu dengeyi korursak eğer her yönden insani bir değer kazanırız. ne aşırı hırs kalır kafamızda, ne de bu dünyayı yüzde yüz boşvermişlik...
sık düştüğü bir hatadır. sırf ben sen o değil. 7 milyar insan bu hataya düşer sürekli.
varoluşumuzdan beri ölümsüzlüğü arıyoruz. ama yok ki böyle bir şey. ı ıh.