insanın gurbetleri içinde

entry1 galeri0
    1.
  1. bir ahmet oktay şiiridir.

    Gecesel bir yer altı sesiydi
    kehanet fısıldaşmasındaydı kökler, kemikler;
    açıkta lüfercilerin parıldayan
    lüks'leri. Av vakti, o tedirgin
    kaşılıklı bekleyiş; gövdemdi sanki
    oltadan ışığın yalımına kapılan.

    Yanılsamalar ve aldanışlar.
    Beklediğim inmedi trenden
    bir söylen olacaktı dönüşü;
    kara büyülere çarpılmaya hazırdım
    dönsündü yeter ki.
    Oysa kıpırtısızdı istasyon;
    öyleyse kırmızı bir mendille
    kimdi el sallayan geçen akşam?

    insanın gurbetleri içinde;
    sürgün yeri bu yüzden tanıdık
    ayrıldığı günkü gibi dönüyor kişi.
    Gide gide, yata yata bitmeyen
    yol değil, zindan değil;
    bedenin ve kırılgan sözlerin
    bahçıvanın budadığı dalın
    suladığı fidanın içinden geçen
    o karanlık menzil.

    Ezberimde tüm zulümler
    belleği öyle beslemez
    çünkü aşklar.

    Sevgililer! Bazılarınızı unuttum
    burnumda tütüyor bazınızın kokusu.
    Terk edilmenin acısı dinliyor, aldatılış
    gülümsetiyor: parmakların arasında
    buruşturduğum hercai menekşenin
    o tuhaf hışırtısı.

    Vahşet vahşetle açıklanmalı.
    Tazeyken yanık et kokusu
    kılınabilir mi beş vakit namaz?
    Hangi kösnü, hangi düş, hangi dua
    unutturabilir toplu mezarları?

    Kardeşler! Çoktan verdim
    vereceğim filizi. Gittim gideceğim
    yerlere; döneceğim yerlerden
    döndüm. Yol alırken değiştirdi
    görüntüleri, biçimleri, çelik
    keskisi zamanın ve güzergâhın.

    Kazınıyor anılar, bir gül
    sesiyle birbirinin üstüne;
    son eskinin, artık unutulmuşun
    bir yorumu en yakın katmandaki
    yara gibi taze anı.

    Anımsadıkça bilecek insan
    neyi unutmaması gerektiğini.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük