ünideyken 15 ine 3 gün kala cepte kalan 50 kuruştur yoksulluk. malum memur baba zor okutuyor evladını. kıt kanaat geçindiğinden erkenden de para istemeye yüz yok. bir de bazen para gecikiyor. inşallah bu ay öyle olmaz diye dua edildiği andır yoksuluğun buram buram tüttüğü an. ah 50 kuruşu soracak olursanız 1 tane ekmek almıştım.şimdi onu bile alamazsın bu paraya. yarısını 1 gün diğer yarısını 2. gün yedim. son gün aç kaldım. suyu bile çeşmeden içtim. sağolsun sevgili babam 15 inde hemen yatırmıştı.
evde birkaç saat önce sular kesilmiştir. sifondaki su da kullanılmıştır. sizin de fena halde büyük tuvaletiniz gelmiştir. ama içme suyu damacanasını tuvalete boşaltmaya kıyamadıgınızdan sıçmayı ertelemeyi tercih edersiniz. işte öyle bir şeydir o an.
allahtan dişlerimi fırçalayabilecek kadar içme suyunu gözden çıkarabiliyorum bu da en azından açlık sınırında olmadıgımızı gösteriyor. şükür efenim ne diyelim.
sadece maddi fakirlik değildir. hergün haberlerde karısını öldüren, sağ sol kavgası yapan öğrenciler, siyasetçilerin aptalca atışmalarını izlerken zeka ve manevi fakirliğin anlaşıldığı andır. esas fakirlik budur.
birinin her hangi bir şey için, hiç düşünmeden harcadığı parayı duyunca "o benim bilmem kaç aylık maaşım" ya da "o benim maaşımın yarısı" gibi kıyaslama cümlelerinin kurulduğu andır.
Bir sey almak istediginde ertesi gün ne yer ne icerim hesabini yaparken
vitrinde gördügü seyi aylarca para biriktirip almaya gittiginde kalmadigini ögrendigi an...
cebinizdeki paranın, hayal ettiğiniz veya ihtiyacınızın olduğunu düşündüğüz şeyleri almaya gücünün yetmediğinde fakir olduğunuzu anlarsınız. açık ve net.
dersanede hoslandiginiz kiz hadi kantine gidelim dediginde parasizliktan hayir cevabi verdigin andir sadece bunla kalsa yine iyi kizin israrlari sonucu kantine cikilir cepte para yoktur kantindeki abla da -naber genc kiz arkadasina bir seyler mi ismarlayacaksin? tarzi yavsak bi soru sorar artik mecburen param yok dersiniz ve kiz size bi seyler ismarlar. *