insanın fakir, olduğunu anladığı anlardan biri çocuklarına bir çikolata bile alamayıp hüzne düştüğü andır. evine aylarca et alamaz sadece kurban bayramında evine et girer. bu durumlar bir insanın fakir olduğunu hissettirir. ülkemizde bu gibi durumda olan binlerce aile var. 750 tl asgari ücretle çalışan çoğu insan ülkemizde fakir sınıfına girmiştir. bu memleketin insanları için fakir olmak bir yaşam biçimi olmuştur. zenginle fakirin arasında uçurum oluştu. hükumetin bir işçiye yaptığı zam bir simit parası. 750 tl ile bir aile nasıl geçinsin bu ülkede o kadar fakir insan var ki bu duyguyu hissetmesine gerek yok. zaten fakir doğdular fakir ölecekler.
okulun bitmesine 1 dönem kala bir kısım arkadaşların ''bu sene özelde yüksek lisansa başlayacağım'' dediğinde, ''hmm ben de 2 yıl çalışıp, para biriktirip öyle başlayacağım'' dediğin andır.
dersanede hoslandiginiz kiz hadi kantine gidelim dediginde parasizliktan hayir cevabi verdigin andir sadece bunla kalsa yine iyi kizin israrlari sonucu kantine cikilir cepte para yoktur kantindeki abla da -naber genc kiz arkadasina bir seyler mi ismarlayacaksin? tarzi yavsak bi soru sorar artik mecburen param yok dersiniz ve kiz size bi seyler ismarlar. *
cebinizdeki paranın, hayal ettiğiniz veya ihtiyacınızın olduğunu düşündüğüz şeyleri almaya gücünün yetmediğinde fakir olduğunuzu anlarsınız. açık ve net.
Bir sey almak istediginde ertesi gün ne yer ne icerim hesabini yaparken
vitrinde gördügü seyi aylarca para biriktirip almaya gittiginde kalmadigini ögrendigi an...
birinin her hangi bir şey için, hiç düşünmeden harcadığı parayı duyunca "o benim bilmem kaç aylık maaşım" ya da "o benim maaşımın yarısı" gibi kıyaslama cümlelerinin kurulduğu andır.
sadece maddi fakirlik değildir. hergün haberlerde karısını öldüren, sağ sol kavgası yapan öğrenciler, siyasetçilerin aptalca atışmalarını izlerken zeka ve manevi fakirliğin anlaşıldığı andır. esas fakirlik budur.
evde birkaç saat önce sular kesilmiştir. sifondaki su da kullanılmıştır. sizin de fena halde büyük tuvaletiniz gelmiştir. ama içme suyu damacanasını tuvalete boşaltmaya kıyamadıgınızdan sıçmayı ertelemeyi tercih edersiniz. işte öyle bir şeydir o an.
allahtan dişlerimi fırçalayabilecek kadar içme suyunu gözden çıkarabiliyorum bu da en azından açlık sınırında olmadıgımızı gösteriyor. şükür efenim ne diyelim.