insan bu aleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül(mükemmelleşmek) etmek için gelmiştir. mahiyet ve istidad(yetenek) itibariyle her şey ilme bağlıdır. ve bütün ulum-u hakikiyenin(ilmi hakikatlerin) esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetullahtır(allah'ı bilmek). ve onun üssü'l-esası(en büyük esası) da iman-ı billahtır.(allah'a iman)
insan kusur etse istiğfar etmeli: "ya rab, kusurumuzu affet. bizi kendine kul kabul et. emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. amin!"
insan düşünebilme yeteneğine sahip tek varlıktır ve böylece iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, güzeli-çirkini ayırt edebilecektir. inanıp inanmama konusunda da serbest bırakılmıştır çünkü söylediğim gibi düşünebiliyordur.
anlayamadığım bir şey var; bizim kaderimiz belli ise yani nasıl biri olduğumuz biliniyorsa, neden bizi direk alıp cennet ya da cehenneme koymuyorlar ?
aslında düşünüp cevabını hiç bulamadığım bir soru bu.
insan bu dünyaya rahatla zevkle ve eğlenceyle hayat sürmek için gönderilmemiştir. insan bunlardan çok daha yüksek ve yüce bir maksatla dünya da duruyor. bu da ilim ve dua vasıtasıyla, allah'ı tanımak bilmek ve akabinde Allah'ı sevmektir.
tekamül vasıtasıyla tamamlanmak, bir olmaktır. insanın kendi iradesi ve heveslerinden daha ayrı bir durum vardır asıl amaçta, büyük pastayı dilim dilim deneyimlemektir olay...