Alman vatandaşı bir arkadaşım var. Geçen yıl Türk vatandaşı bir arkadaşımla evlendiler. Bir alman'dan beklenmeyecek derecede sıcakkanlı biri. Çok severim kendisini.
Herneyse, geçen ay Türkiye'den ev bakmaya başladı. Özellikle ege sahillerinden. 950 bin tl'ye bir villa buldu beğenmedi. Şimdi bir milyon tl'ye bir tripleks buldu, muhtemelen satın alacaklar.
Bu para adamın almanya'da 2 yıllık birikimine denk geliyor. Benim için ise kendi memleketimde böyle bir eve sahip olmak bir hayal, masal. Ama yabancı biri 2 yıllık birikimiyle rahatlıkla lüks bir ev sahibi oluyor. Bu da benim ağrıma gidiyor.
bir insana değer verirsiniz canı yandığında senin canın yanar, ağladığında bir tek gözyaşında içinizde fırtınalar koparır o üzülmesin diye her şeyden vazgeçersin ama o gider ne yapar canını acıtan günlerce ağlatmış birini sever. onun gibi olmadığım için sevilmedim değerim bilinmedi. işte insanın ağrına bu gidiyor.
hemen hemen her an, her konuda yardımcı olduğum bir insanın
bana durmadan baskı yapması, ben eksik olduğu her alanı ona tamamlatmaya çalışırken onun eksik olduğum şeyleri gözüme sokması, bu konuda yardımcı olmaması
hata yapması bunu kabul edip özür dilemekten aciz olması, sonunda yine bana, karşısıdakine özür diletmesi,
herhangi bir şeyi ondan iyi yaptığımı kabullenemeyişi
en ağırıda bunlara rağmen iletişimini kesememem, sevgim yüzünden öylece kala kalmam.
yıllardır aptal yerine konulmak. (liderler, yöneticiler tarafından.)
bir de göz göre göre söylediklerinin arkasında durmayan kişilerin sergilediği hareketler.
elden ne gelir? koca bir hiç.
insanlara yaptığım onca fedakarlığa rağmen, değer vermeme, önce karşımdakileri düşünmeme rağmen, insanların gözünde hiçbir değerim yokmuş gibi hissetmem..
modern dünya düzeni adı altında yapılan karaktersizlikler. hem garibime, hem ağırıma gidiyor. susup izliyorum genelde. kızmayı da geçtim, iğrenmeye başladım.
fedakarlığın karşılığını vefasızlık olması...
kendini ahmak gibi hissetmek...
herkese karşı savunduğun birinin buna değmeyecek biri olduğunu anlamak...
adaletsiz, zalim, bencil, cahil, dar dünyalı insanlarla beraber yaşadığını ve değiştirmeye gücünün yetmeyeceği kadar küçük, önemsiz olduğunu biliyor olmak.