iman üzere doğduysak ne ala. müslüman bir aileden dünyaya gelmek zannediyorum ki bir insanın başına gelebilecek en güzel değerdir, kıymettir. hemde çok büyük bir kıymet. değeri bilinmelidir. helede böyle bir ülkede.
peki ya müslüman olmayan bir aileden dünyaya gelseydik. bırakalım ailemizi, arkadaşlarımız, dostumuz, çevremiz hatta ve hatta yaşadığımız şehrin, ülkenin müslümanlıkla uzaktan yakından alakadar olmadığını bir düşünelim. cami yok, şadırvan yok, musalla taşı yok, ezan sesi yok.. bu şartlarda tek allah'ı bulmak ne kadar zordur. zor mudur.
allah yaratılmış olan tüm insanlara bu yetiyi doğuştan vermiştir. yani kimsenin yarın hesap gününde, rab karşısında şöyle bir bahanesi olamaz;
benim ailem müslüman değildi, eğitim almadım, görmedim, çevremde de müslüman kimse yoktu, ormanda yaşıyorduk, dünya insanları ile bağlantımız yoktu, kutuplarda bir başımıza yaşıyorduk, çölde yaşıyorduk.... bahaneler çoğaltılabilir. allah bu gibi bahaneleri, sebepleri, nedenleri kabul etmeyecek arkadaşlar. bunların hepsi allah katında geçersizdir unutmayın. allah yaratılmış tüm kalplere bu ihtiyacı koymuştur. nedir bu ihtiyaç. allah'dır. ruhun ihtiyacıdır. isterseniz kimsenin olmadığı bir yerde yaşayın. sadece doğa şartları olsun. başka hiçbir insan olmasın. konuşmayı bilmeyin. belirli bir zamandan(blu çağı, gençlik çağı) sonra bu kalpte ve akılda nüksedecektir.
ben çocukken "hay" isimli bir video kasetimiz vardır. çizgi dizi. bulma olasılığınız nedir bilmiyorum ama onu izleyin derim. çocuk eğitiminde önemli. orada bir takım olaylar sonucu kundaktaki bir bebeğin tak başına deniz vasıtasıyla hiçbir insanın yaşamadığı bir adaya gelişi, orada bir ceylan sayesinde bebekliğini geçirmesi, çocuk olması ve en son yetişkinliğe kadar olan ilginç hayat hikayesi anlatılıyor. başka hiçbir insanı görmemiş, insan yapısı, eşyası zerre bir şey görmemiş; sadece doğa ve hayvanlarla yaşayan, konuşmayı dahi bilmeyen bir insanın önceleri kalbinde oluşan sonraları akletmeye başlayan allah ihtiyacı işlenmiş. kendiniz de izleyebilirsiniz çocuklarınıza da izletebilirsiniz.
türkiye'de yaşan insanlar, müslümanlar olarak bu "değerin" yani imanınız kıymetini bilin. hakikaten bulunmaz nimettir. böyle bir nimet üzerine doğup ondan caymak veyahut imanın gerektirdiği gibi yaşamamak ne kadar acıdır bir düşünün. rabbinizin karşısına bu ayıpla çıktığınızı düşünün. nasıl hesap vereceksiniz bir düşünün. hala geç değil. nefes alıyorsanız şayet vaktiniz var demek. allah'dan yardım isteyin. o'na sığının.
şimdi gelelim allah'u bulma yolunda bakılacak yerlere.
tanrı ya da diğer adı ile allah (tasarımcı) cosmos'u bilinen adı ile evreni oluştururken herhangi bir din veyahut kutsal kitap ile bunu yapacak kadar ütopik değildir. samanyolu galaksisinde milyarlarca gezegen bulunmakta. sonra bu evrenin içerisinde samanyolu galaksisinin dışında milyarlarca başka galaksi ve bu galaksilerin içerisinde yine milyarlarca başka gezegen bulunmakta. yni kısaca trilyon tane trilyon nun karesinin trilyon tane sonucunu kadar gezegen olduğunu söyleyebiliriz.
şimdi bu kadar geniş yelpazede bulunan gezegenler , güneş sistemleri arasında yaşama elverişli olabilecek milyonlarca gezegen olduğunu , olabileceği su götürmez gerçek. hatta konu ile ilgili carl sagan abimizin bir sözü vardır. der ki , '' okyanustan bir bardak su alıp balinalar yok diyemezsiniz''. ne kadar doğru bir söz. yani diyor ki , ucsuz bucaksız evreni bir okyanus misali düşünün biz daha bir bardak dolusu kadarını inceleyebildik...
soru şimdi belki bizim bilemediğimiz milyonlarca uygarlık var ve henüz keşfedemedik. nasıl olur da müslümanların allah'ı eğer gerçekten sınav için gönderildiğimiz varsayarsak neden ayrı ayrı sistemler içerisinde değerlendirme yoluna gitmiş gibi görünmektedir. varsayalım her bir uygarlığın farklı bir din olgusu var. ve inanç sistemleri içerisinde farklı şekilde gelişmişse islamiyet adına bu dinin gerçek din olduğu varsayımıyla bu gerçekliği nasıl diğer olası uygarlıklara aktarabileceğiz ?
bizim dünyamız evrenin yanında bir kül tanesinin milyarlarca kat daha küçüğü. yani geniş bir perspektiften bakacak olursak din olgusu tanrının varlığını kanıtlama ve ona tapınma yolunda doğru bir kanal değilir. bir defa bir insanın algı düzeyi sınırlıdır. insan ırkının algılayamadığı kim bilir neler vardır bilemeyiz.
benim tanrıyı bulma yolum cosmos yani evrenin kendisidir.
mesela ,
uzaydaki karanlık enerji miktarı 0,000000 (128 tane 0 ) ve virgül 1. yani sıfıra aşırı yakınsayan miktardadır. yani karanlık enerji inanılmaz boyutlarda küçüktür. eğer bu karanlık enerji düzeyi bu bahsettiğim değerden biraz büyük olsaydı. bilinen anlamda madde oluşamayacak kadar büyük bir enerji açığa çıkardı ve evren muazzam hızlarda genişlemeye devam ederdi. eğer bu değer sıfıra daha yakın olsaydı, kütle çekimi kendi içine doğru öylesine muazzam ölçülerde olurdu ki evren kendi içine çökerdi.
işte bu muazzam karanlık enerji - karanlık madde dengesi benim için bir yaratıcının en büyük göstergesidir ve gerçekliği kanıtlarla desteklenmiştir. bilim insanı ateist yapmaz daha doğru ve gerçek bilgiler ışığında tanrıya götürür...