“Caner buradaydı.” dedi Yasemin. Ozan boş bakışlar atmaya devam ediyordu.“Halamın küçük damadı. Var ya bir zamanlar sitede basket oynadığınız çocuk. Bildin dimi? Buraya geldi. Kitaplık aldım 3 hafta önce beraber kurarız diye. 3 haftadır salonun ortasında duran kocaman kutuya bakıp bu ne diye sormadın. Çağırdım çocuğu gelsin kursun artık diye. Sinirim bozuluyordu öyle ortada, ayak altında… Bir Allah’ın günü ya dilini çevirip eşim, Yasemin’im, be kadın, be orospu bu salonun ortasındaki siktiğimin kutusu da nedir diye sormadın. O çocuğu çağırdım ben de. Caner’i, halamın küçük damadını. Geldi kurdu bak sağolsun. Kitapları da yerleştirdi. Birer birer tozunu alarak hem de. Özenle… Senin bir kere bile ne okuyorsun diye sormadığın kitapları teker teker tozunu alarak dizdi bu kitaplığa. Sonra da beni sikti. Senin aylardır elini sürmediğin karını çatır çatır sikti.”
Ulan ben yalan soylenildigini anladigim zaman çok üzülürken, aldatıldığımda nasıl bir ruh haline girerim bilmiyorum.
Tek şeyden eminim, çeker giderim tek laf etmeden.
Anlar insan birlikte olduğu insanın artık kendisine aşık olmadığını ya da başkasına aşık olduğunu. Anlamakta direnir tabi orası ayrı bir konu. Her koşulda üzücüdür vesselam..
birilerinin ağzını yüzünü dağıtmak ister canınız. uzun süre sövdükten beddua ettikten sonra sakinleşmeye başlayıp allah'a havale edersiniz. bu aldatılma size gerçek hayatı gösterir! bu hayatın size başkaları sana acımadıgı gibi seninde başkalarına acımaman gerek, yaşayacaklarının yanında bir hiç fakat bunu öğrenmen şart deme yoludur.
askerdeyken öğrenilmesi büyük sıkıntı.
delirmek istersin, bir şeylerı kırmak istersin, istersin ama sıkıysa kır.
nefretını o kadar ıcıne atarsın kı yat sürün deseler yerdeyken yılandan farkın kalmaz.
çavuş 2-4 nöbeti mi kitlemiş, o gün hiç problem değil, bütün günü nöbete döksen içindeki alev dışarıdaki soğuğu hissetmene engel olur.
bir sürü örneği daha verilebilir rahatlıkla ama en zoru askerdeyken öğrenmek sanırım.
bu kötü.
Sadece parası, lüks arabası var diye bir pisliğe tercih edilmenin hikayesidir, sıkıcıdır.
bu anı 4 bölüme ayırıyorum; (aldatılanların son iki bölümü okuması tercih sebebidir.)
1. bölüm - olayın başlangıcı
2. bölüm - gelişme (öğrenme)
3. bölüm - aldatılanın düşünceleri, yaşadıkları
4. bölüm - s.k anasını gitsin hayat herşeye rağmen yaşamaya değer
efendim olay şöyle başlıyor;
1 yıldır çıktığım iyi kötü günler geçirdiğimiz, bazen kavga ettiğimiz ama bazende birbirimize sımsıkı sarıldığımız ilişkimiz en sonunda sekteye uğruyor.
1-2 hafta ayrılık sürecinden sonra tüm yaptıklarımı gözden geçirip* kapısına gidiyorum özür diliyorum.*
sabahı buluşmak için sözleşip evin önünden ayrılıyorum.
bir pazar sabahı erkenden kalkıp hazırlanıyorum ama telefonlara kimse çıkmıyor ulaşamıyorum en sonunda telefon açılıyor ve kardeşi tarafından babası ile kaza yaptığı ve yolda eve doğru geldiği söyleniyor(evden dışarı çıkmamış olması gerekiyor).
evin önüne gidilip bekleniyor ve gerçekten kötü durumda olduğu görülüyor.
babasının arabasının sağlam olduğu anlaşılınca bir akrabası ile birlikteyken kaza yapıldığı söyleniyor.*
inanıyorum...
Başında bekliyorum durumunun iyi olmadığını anlayınca kardeşi ile birlikte zorla hastaneye götürüyorum ve müşahade altına alınıyor.
asıl mevzuumuz burada;
ben sevgilimin başında beklerken ziyarete bir adam geliyor. kısaca adamı anlatmak gerekirse; 30'lu yaşlarında, kollarında jiletler, dövmeler amiyane tabirle tam bir pislik. geçmiş olsun dileklerini sunuyor kardeşinin kankası olduğu söyleniyor. her ne kadar pek sevilmesede geçmiş olsuna gelmiş saygıda kusur edilmiyor.
bizimkisi baya içli dışlı adamın yanında farklı adam yokken farklı davranıyor. insanın içine kurt düşmüyor değil ama o adamla mı diye düşünüyor insan.*
2 gün boyunca sevgilinin başında bekleniyor*. adamımız sık sık uğruyor muhabbet ediliyor, dertleşiliyor, ilişkimiz hakkında düşündüklerimi filan söylüyorum. artık bi problem olmadığı anlaşılıyor ve taburcu ediliyor.
ben sürekli arıyorum nasıl olduğunu bişeye ihtiyacı olup olmadığını soruyorum, gidiyorum, geliyorum.*
2 hafta kadar sonra telefon ediyorum banyoda olduğu söyleniyor, arabaya atladığım gibi yanına gidiyorum.*
evin önüne geliyorum telefon açıyorum oda ne telefona cevap verilmiyor ve evde kimse yok.
bir süre sonra bir araba yanaşıyor ve kahkalarla arabadan iniliyor. tak dikiliyorum karşısına bağrıyorum, çağrıyorum, küfrediyorum.
arabayı kullanan kişinin hastanedeki pislik olduğunu görüyorum. bir süre tartışmadan sonra onun arabasına binerek uzaklaşıyor.
bende kardeşi ve onun arkadaşıyla kalıyorum bizde arabaya biniyoruz ve konuşmaya başlıyoruz.**
kardeşi artık dayanamayıp bunlar arkadaş falan değil bunlar 3-4 aydır beraberler diyor o an dünya başıma yıkılıyor.
evli bir adamla üstelik tam bir pislikle beraber. daha sonra birlikte olduğumuz zamanlar film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor.
kardeşim evde tek gitmem lazım, babam kızıyor erken gitmem lazım, bu gece erken yatıcam diye uzayıp giden yalanlar aslında o anlarda onunla beraber olduğu anlaşılıyor. kardeşi yarenlik ediyor sürekli arıyor hal, hatır soruyor unutmak gerektiğinden bahsediyor.
işin bendeki etkisine gelince;
o acı nasıl bişeydir yaşamayan gerçekten anlamaz.*
1 hafta boyunca yemek yenmiyor.*****
iş güç boşlanıyor çalışılmıyor.
suratın hiç gülmüyor, muhabbet edilmiyor*, bir an olsun aklından çıkmıyor.
bu arada yılda 3-4 sefer içilen alkol sevgiliniz oluyor. gecenizi gündüzünüzü sarhoş geçiriyorsunuz ki aklınıza gelmesin ama çıkmıyor ki.
en azından uyuyamadığım için fazla alkolden sızıyorum. (bkz: black out)
alkollu araba kullanmayan ve kullanmaya katiyen karşı olan biri olarak haftalarca bu durumda araba kullanıyorum kaldırımlara duvarlara çarpıyorum.
davranışlar bozuluyor aile ve arkadaşlardan uzaklaşılıyor. hayatı tam anlamıyla sorgulamaya böyle bir dünyada yaşamanın anlamının olmadığını düşünüyorum. bu anda gerçekten kötü şeyler yapmaya başlayabilirim. 1 ay kadar böyle devam ediyorum ve artık kabullenmeye başlıyorum. sözlüklerdeki aldatılma hikayelerini insanların yaşadıklarını okuyorum benden daha kötüleride var, pek inandırıcı gelmiyor ama yinede yazılanları uygulamaya çalışıyorum.
artık salakça düşüncelerden sıyrılıyorum ve hayatın herşeye rağmen yaşanabilir olduğunu anlıyorum.
yaptıklarımın ne kadar salakça olduğunu anlıyorum. ve geçen 1 ayın paspallığını üzerimden atmaya başlıyorum.
yeni kıyafetler, telefonlar, farklı tarz saç kesimleri, yeni insanlarla tanışmak.*
artık onunla uğraşmıyorum. yinede birlikteyken yaptığımız onu hatırlatan şeyleri yapmıyorum. nadiren aklıma geliyor,**** ama çok fazla durmadan puf diye gidiyor.
ve sonra onun o adamla artık eskisi gibi mutlu olmadığı adamın onu pis bir mendil gibi kullanıp attığını,
sadece ihtiyacı olduğunda aradğını öğreniyorum seviniyorum ama üzülüyorum da o yaşta birisinin hayatı böyle öğrenmesine.
keşke düzgün bir adamla aldatsaydı diye bile düşünüyorum.*
ve aylar sonra telefonum bir gece yarısı çalıyor ve mahçup bir sesle hata yaptığını ve affetmemi istiyor.
benim ona ve insanlara artık pek güvenmiyeceğimi söylüyor hayatına gerçekten düzgün insanları sokması gerektiği öğütlerini veriyorum ve telefonu kapatıyorum.
aldatılanların yapması gereken hareketlere gelirse sakın intikam almaya çalışmayın hiçbir işe yaramıyor.
dertlerinizi güvendiğiniz birisine anlatın rahatlayın çünkü anlatmadıkça içinizde kalıyor.
unutuyorsunuz, ben onu unutamam, dayanamam bu acıya diye birşey yok*.
hatta aradığında veya karşılaştığınızda bile umrunuzda olmuyor aksine onun karşısında dik ve hiçbirşey olmamış gibi durarak kendinizi ödüllendiriyorsunuz.
okuyan varsa mesaj atsın**.
ilk iki bölümde yaşadıklarımı yazarken yine içim daraldı, ama sona yaklaştıkça mutlu oldum.
imla hatalarım vardır affediniz baştan okuyup düzeltemiyeceğim gece gece birdaha daralmıyim.
yeniden doğuştur. çok hızlı bir biçimde olgunlaştırır. erkeksen adam, kızsan kadın olursun. her şey geçer evladım. hayat bunların toplamıdır. her şeyi tatmak isteyen sen değil miydin? al işte; her şeyden bir şey de bu.
Başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesi durumudur. Neye uğradığınızı şaşırsınız arkadaşlar. Karşı cins tarafından değersiz hissedilir ve özgüven eksikliği yaşarsınız.
zoruna gider. kimseye anlatamazsın. O orada mutluyken sen kendini üzer kendine yakıştıramadığın gibi ona da yakıştıramazsın neden sorusunu kendine sorar cevap veremezsin bi nedeni yoktur. Bağırsan ne olur duvara yumruk atsan ne olur. Unutmaya çalışırsın unutmaya çalıştıkça aklına gelir. Üzülürsün oysa ki o orada gayet mutludur. Mutlu olsun biz burada mutsuzda oluruz.