umarım kimse yaşamaz ama büyük ölçüde hastanede ya da doktor muayenehanesinde yaşanan anlardır.
bir problem vardır, testler yapılır, röntgen çekilir, parça alınıp patolojiye gönderilir. sonra sonuçlar için çağrılırsınız. doktor elinde kağıtlarla yüzünüze şöyle bir bakar, bir şeyler söylemeye çalışmaktadır belli ki ama sizi en az kıracak şekilde.
"üzülme tedavisi var, moralimizi hep yüksek tutacağız, fazla ilerlememiş" gibisinden şeyler geveler.
çıkarsınız odadan, merdivenlerden yavaş yavaş inersiniz, dışarıda soğuk bir rüzgar vurur yüzünüze. o güzelim rüzgarı kaç defa daha doya doya soluyabileceğinizi düşünürsünüz. işte insanın aciz olduğunu anladığı anlardan en acısı budur. çok acıtır...
insan hep acizdir aciz olmaya mahkumdur yaratılış gereğidir bu. ama biz bunu her an hissedemeyiz hele ki gençken gücün kuvvetin yerindeyken zannedersin ki tek başına hayata kafa tutman mümkündür. lakin en yakınlarında birinin kesin bir tedavisi olmayan hastalığa yakalandığını öğrenirsen ve gözünün önünde eriyip gittiğine şahit olursan elinden bir şey gelmez. işte anlarsın ki insan acizdir işte o vakit kabul edersin yukarıdakinin varlığını çünkü dua etmekten başka yapılacak birşeyin yoktur.
Bir sevdiğinin ölmesidir. O kadar acizsindir ki, sadece üzülürsün ve kime kızacağını ya da kızdığın şeyin gerçekten var olup olmadığını bile bilemezsin.
Çok sevdiğin uzun süredir bunalımda olan bi abin ailesine veda edip çekip gitmiştir. Ararsın bulamazsın, oturamazsın bulamayacağını bildiğin halde her sokağı, her deliği ararsın. Hayatta o andan daha aciz olduğun bi an yoktur.