insanın her davranışına, isteğine ters tepki veren; bu tepkileri yüzünden otobüs yolcularını dinden imandan çıkartan halk otobüsü şoförleridir. dünya onların,yollar onların,halk onların... otobüs onların!
otobüs birinci dereceden akrabalık derecesinde kalabalık. ön kapıdan arka kapıya veya arka kapıdan ön kapıya yürümek michael jackson gibi moonwalk yaparak sağlanabiliyor ancak. sen de şoförün yarım metre kadar arkasında yamularak ayakta duruyorsun. "duracak" düğmesine basıyorsun ve ön kapıya yöneliyorsun. haydi bakalım, macera!
arka kapıya doğru yürümek kalabalıktan imkansız olduğu için seçtiğin ön kapı sana neleri sundu? sıcaklardan ve küresel ısınmadan dolayı içeriyi serinletmek adına şoförün açık tuttuğu ön kapıya adım atıyorsun ve şoför koluna yapışıyor. "inemezsin bu kapıdan, arkadan in". ama basamağa kadar gelmişsin. yani bir adım daha atsan dışarıdasın; neden izin vermiyor önden inmene? neden arka kapıya yürümeni istiyor? hem de içerideki yetmiş kişiye rağmen...
çünkü "zik" var arka kapıda! ...na kodumunun! beni zorla söyletiyor. almışsın altına dört tekerli yeşil kutuyu; koltuğuna da kuruldun dünya senin mi sandın? sen bensiz ben sensiz hiçiz. ama sen bunu tek yönlü hale getirip benim sinirlerimi zorluyorsun sayın halk otobüsü şoförü! terörist başına bile "sayın" dendiği ülkemde sana sayın dememin çok da sakıncası yok herhalde...
bas "duracak" düğmesine, ama yanlışlıkla basmış ol, annene sövmediği kalsın... "kim bastı onaaaaaa hay hamunahomurhomur". ben hıyardım zaten "ben bastım" diyeyim. hadi senin de zorlukların var, bütün gün o sıkışık trafikte otobüs kullanmak zor olsa gerek... ama zordur bütün gün o otobüsten inip başka otobüse binmek, ezilerek. hele ki annene küfür geliyorsa...
hem nedir bu koltuk sevdası? nedir seni o koltuğa bağlayan? akşam eve gideceksin sonuçta. ama çok istiyorsan bağlarım o seni zıçtımının koltuğuna gece de o koltukta oturursun. dünya kaç bucak görürsün.
halk otobüsüsün sen. halk seni istemeden geldin oraya. neden "halk" o zaman. beni zikmek için varsın. peşkeş çekilmiş sana. beni de mi peşkeş çekti belediyem yanlışlıkla sana? yoo dostum yoo, sabrımı taşırmayın artık!
bir de yol boşken ve hava güzelken, yolcular da tam otobüs hızlanması ruh hâletine girip beklerken inadına inadına yavaş gidenleri vardır. ol puştlar ki, 50-60 ile gidilse dâhi az gelebilecek yollarda doğru yolda giden kaplumağa sanıp kendilerini, giderler aheste aheste. duymazlar hiç küfür tabii, nedeni küfürler içten edilir.
genellikle muşlu olan ve medeniyetin göbeğinde akşam vakti kızların otobüslere yalnız binmeye cesaret edememesine, insanların kendileri ile tartışmamak için özel çaba harcamasına, gecenin bir vakti * ataevlerde 2-3 saat otobüs beklemesine sebep olan insanlardır.
direksiyondan inip tıka basa dolu olan arabaya dışarıdan bakıp "yav bacım orda bi kişilik boşluk var kayın yav "diye talimat veren özel halk otobüsü şoförüdür.
kullandığı arabayı, türkiye'de yaşayan en makamlı kişisi, ya da onun da$$ahlı şöförüymüş edasıyula kullanan, ve de bursa'da bursa'dan değil, başka yerlerden mahsul alınmış bir sürü çeşidi bulunan, ''arabasına binsen bir dert, binmesen ayrı dert'' havasındaki şoför.
en sağ şeritten 20 km hızla her gördüğüne korna çalarak selektör yaparak giden insan tipidir. "bu otobüsün arkası da kızılay'a gidiyo kardeşim" esprisini yapan şöför de ayrı bir ayar eder insanı.
konakta hatta gümrükte 73 nolu otobüs durağında tam duraktan bir adım ayrılmışken kapısına gelince durağı geçtik diyerek beni almayan,bu sıcakta beni diğer lambalara kadar dilim dışarda dana gibi koşturtan,bu sinirin üzerine gösterdiğim öğrenci kartını bu sana benzemiyor diye geri çeviren otobüs şoförüdür.haaa bu kadar kıllık yaptıda ne oldu.az biraz tartaklandı tarafımdan.pişman değilim gerekirse gene yaparım.
bugün karşılaştığım şofördür. çift biletli otobüste yakın bir durakta inecektim akbilden başka param yoktu. ''akbil basamazsın ayarlayamıyoruz dedi''. mecburen sigara paramı yola vermek zorunda kaldım...