hayatı boyunca kendini kandıran , mutluluk için hiç bir şey yapmayan, hep aynı şeyi yaşadığı halde her gün aynı sonucun çıkmasına öfke duyan, mutluluk için kılını kıpırdatmadığı halde mutluluğu hak ettiğine inanan, sevmediği işte çalıştığı ve bundan şikayetçi olduğu halde diğer bütün iş fırsatlarına kulaklarını ve gözlerini kapayan, daha nişanlıyken geçinemediği, konuşamadığı, dokununca bir şey hissetmediği insanla evlenen ve yürümeyeceğini daha balayında anladığı halde yirmi yıl boyunca o evliliği sürdürmeye çalışan, boşanınca da aşka inanmıyorum ben diyen, kendi hatasını tamamen göz ardı eden insanların hayata bağlanma sebepleridir. mucizeler ona inananların başına geldiği halde, mucizelerin içine etmiş bu insanlar mucizeyi hakettiklerini düşünürler,
--spoiler--
"her yeni güne bir mucize olacak ümidiyle başlıyorsun ya sen, o mucizenin peşinde koş. zira, kutsallıklar bitti. kutsal olan tek şey sensin. bunu aklından çıkarma. çok güzel bir kadına merhaba demekten çekinme. çok hoş bir erkeğe gülümsemekten vazgeçme. belki o güzel kadına aşık olup zebil edersin kendini. belki o hoş çocuk canını yakar senin. senin ona sunduğun kadınlığını sikik içki ortamlarına meze eder orospu evladı.
farketmez. sen vazgeçme mucizelerden. inan onlara. yoksa, her gece renkli camın ardında dönen sikiklikleri mucize olarak belllersin. ve unutursun her şeyi. insanlığını. adamlığını. kişiliğini. ve dişiliğini."
kulaklarınızı tıkayacaksınız. umrumda değil. gelip ellerinizi sökeceğim kulaklarınızdan. ve ensenizde nefesimi hissettiğinizde bağıracağım tekrar. aynı kelimeleri. aynı sıralanışla. ölene dek değil. geberene dek değil. ölüp, geberip, yeniden dirilip, tekrar ölüp, yeniden dirilip, sonsuz olana dek. sonsuza dek.
--spoiler--
bunları okuyunca bana hem hak verip hem kızıyorsunuz. ama boşa. gerçekler ustura gibi keskindir. bir ustura her zaman başkasının sakalını değil, kendi elini de keser insanın. ve bana kızmayın çünkü;
"ben insanın ruhuna deliklerinden değil yaralarından girerim."
insan nüfusunun 7 milyara yaklaştığı, kaynakların giderek tükendiği, hayatta kalmanın gittikçe zorlaştığı, toplumun geri dönüşü olmayacak kadar yozlaştığı dünyada pek de gerçekçi görünmüyor umutlu olmak.
