emin olamamaktır. bakın en kötü karar bile kararsızlıktan iyi derler ya hani, bu yüzden bence kararsız kalmak veyahut emin olamamak dünyanın en kötü şeyleri. mesela birisini seversin belki o da seni seviyordur veya sevmiyordur fakat sen o kişinin gerçekte ne hissettiğine bir türlü emin olamazsın. ardından o anlarda inceden eriyip gidersin boşluğa doğru...
beklemek. birseyleri beklerken gecen zaman kadar uzucusu yok su dunyada ama gel gor ki beklemeden de tadina varilmiyor bazi seylerin, hazzi erteleme bu oluyor sanirim.
sır.
şu kimseye anlatamadıklarımızdan bahsediyorum.
kimseyle paylaşamıyorsan, tahta kurusu gibi içini kemirir.
bazen saklamak için, kendime ikinci bir kişilik yarattığımı düşünüyorum.
saklanacak ne kadar şey varsa özüme atıp, bir daha açılmamak üzere kilitliyorum. vitrinimdeyse gülümseyen dertsiz tasasız bir manken var.
sonra tüm sinir sistemini alt üst eden hastalıklar.
en güzeli de sebep olanların karşına geçip "rahatlık batıyor" diyebilmesi.
ama onu da diğer kişiliğim düşünsün ben duymuyorum artık.
voldemort gibi bölüne bölüne öleceğim.
söyleyecek çok şeyin olduğu halde susmak zorunda olduğun için, içinde tuttuğun sözler, davranışlar. seni kemirip yavaş yavaş ölüme terk ederler. keşke bir anda öldürseler de çekmesek böyle.