günün diliyle söylersek : zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için doğmuş (türemiş, yaratılmış) .
sonra, uzun uzun yıllar sonra bir halk ozanı da kalkıp diyor ki :
ölüm varsa bu dünyada zulüm var
sözler etrafına bir çember çiziyor, bir yezidi çemberi. anlıyorsun ki kaçış yok; ama yine de bir anlam arıyorsun aldığın nefese.
sonra kalkıyorsun kendi toprağından, kendi göğünden sıyrılıyorsun. başka bir söze, başka bir öze ermek için ve arthur schopenhauer çıkıyor karşına. el ediyor sana uzaktan. işitiyorsun :
"bu hayatı anlamak için elinizde şaşmaz bir pusula bulundurmak istiyorsanız dünyayı bir çile diyarı ve kefaret müstemlekesi olarak görün."
Bu dünyada bitkiler bile acıyı hissediyor. Yani senin o güzel canın eninde sonunda acıyacak ama acının oluşma olasılığını en aza indirmek lazım. Bunun içinde bilgi ve tecrübelere ihtiyacımız var.