Dünyanın karşıtların birliğiyle, iki veya ikiden fazla olgunun birbirleriyle çarpışarak döndüğünü kabul edecek kadar felsefi bilginiz var ise, varacağınız sonuç ırkçılıktır.
Irkçılığa ırkçılığın en büyük düşmanı olan diyalektik maddeci metodla varacağım:
insanların evrimleşerek varolduğunu ve maddi sebeplerden dolayı bir araya gelerek topluluklar oluşturduğunu kabul ediyorum. Yemek yemek, cinsi münasebet vs. iptidai topluluklar varolduktan bir süre sonra ilkel dinler de meydana çıktı. ilkel dinler topluluğun ruhunun maddiyata aktarılması ile gelişti.
Topluluğun ruhundan kastım, insanın kendi başına kaldığında yapamayacaklarını maça gittiğinde, yahut bir mitingde, savaşta ona yaptıran ruhi kuvvettir. işte iptidai insanlar da günümüzdeki gibi olmasa da topluluk hayatında iken o kuvvetle hopluyor zıplıyor çığlık atıyorlardı, bunları rüyalarında gördükleri, hayalleri de destekliyor ve bunlar ilkel insanı bir olağanüstü kuvvet inancına götürüyordu. Bu olağanüstü kuvveti de yalnız kaldıklarında kaybettiklerinden, hissedemediklerinden onun kaybolacağından korkup onu maddi varlıklara aktardılar. Koyun totemine, Bozkurt'a vs.
Böylece totemizm meydana geldi. ilkel insanı bir arada tutan etken Marksistlerin her zaman tekerlediği gibi maddiyattan türemiş olmakla beraber, ruhiyata kaydı.
ilkel insanlar ayrıca kendilerinden ufak çocuklar gibi başkası gibi bahsediyorlardı. Berkyaruk yürüdü, Berkyaruk geldi, Arslanşah topu tuttu vs. Bu da onlar arasında ben olgusunun gelişmemiş olmasından dolayı idi. Kendilerini topluluğun parçası sayıyorlardı.
Belli bir topluluk da zamanla büyüyüp kalabalıklaştığı zaman komünlere ayrılıyordu. Bu komünlerin tepesinde başka bir komün onun tepesinde başka bir komün vardı. Komünler birbirine hiyerarşi zinciri ile bağlı idi. Böylece bir topluluk içerisinde komünler arasında iktidar mücadeleleri olurken, dışarıdaki topluluklar arasında da mücadeleler oluyordu. Daimi bir savaş vardı. Bir topluluk içerisinde en güçlü, en savaşçı komün, bir komün içerisinde en güçlü, en savaşçı birey benlik olgusunu bilmeden lider oluyordu. (O devirden bu devire aktarılan bu komüncü yapının en büyük örneği ordudur.) Benlik duygusunun oluşmaması da her türlü sömürüyü engelliyordu. Topluluklar arasında da en savaşçı, en güçlü olanı lider oluyordu.
işte zamanlar böyle geçerken totemizmin verdiği ruhiyatla doğanın her şeyi savaşa zorlayan diyalektik yapısıyla topluluklar vuruştu, savaştı. Büyüdü küçüldü içerlerine diğer toplulukları kattı. Onları sömürdü. Sömürülenleri sömürü perçinledi daha kuvvetli olmağa çabaladılar, güçlüler yaşadı, zayıflar temizlendi. Demek ki ilkel komünal toplum zamanında öyle barış, kardeşlik faso fiso yoktu. Savaşçılık, toplulukçuluk vardı. Zaten diyalektiğin esası savaşçılık değil mi?
Derken topluluklar arasına giren başka unsurlarla topluluk kirlendi karıştı, melezleşti. işte burada ırkın tarifini yapacağım, ırkı maddeci metod gereği coğrafi etkenlere, tabii etkenlere (bunun aksi ispat olunmuş olsa da) bağlayacağım. Irklar topluluk bilincinin en kuvvetli olduğu totemizm çağında oluşmağa başladı ve bir arada bulunan insanlar arasındaki totemistik kültür bağları, savaşçılık, ırkçılık komünlerle birbirine bağlanan o toplulukların kafasında perçinlendi. Irk maddi sebeplerle oluşmasına rağmen (öyle olmasa da) manevi bir nitelik de kazandı. Demek ki millet ilk anlamı ile ırk idi.
Totemizm sonrası ilahi dinler devresinde ise, topluluğun (milletin) tanımı değişti. Toplulukların bir araya karışmasıyla. Totemizm devri dinleri milletçi, ırkçı, savaşçı iken, bu devir dinleri beynelmilel oldu. Yani dinler maddi olan yapıdan etkilendi.
Ama insanlık bu durumda iken bile totemizm devresinin müthiş ırkçılık hissiyatını silemedi. Arap, Türk, Acem aynı milletten sayılsa bile mezhepler vasıtasıyla kendi ırki hususiyetlerini korudular ve birbirlerine kin güttüler. işte bugün eşitlik, kardeşlik, hümanistlik vs. her ne söyleniyorsa bu ilahi dinler devresinden etkilenilerek söyleniyor. Demek ki asıl gericilik ırkçılık, savaşçılık değil işte bu hümanistlik teraneleridir.
işte bu devir yaklaşık 20 yüzyıllık bir süre sonra çağımızla birlikte kapandı ve Marksistlerin dediği gibi dünya yeniden o eski totemizm günlerine dönecek ve komüncü olacak. Ama barış kardeşlik teraneleriyle değil, hiyerarşik bir düzen ve savaşçılık, ırkçılıkla.
Bu da dünyanın dönmesi için en büyük etken olan karşıtların varlığını kabul eden Marksizm bu karşıtların kalkacağını söyleyerek insanları uyuşukluğa itiyor. Karşıtlıklar kalkmayacak, daha keskin biçimde belirginleşecek, bu durumda her insanın gütmesi gereken de totemizm devrindeki gibi kuvvetli bir ırkçı, toplulukçu, komüncü, savaşçı hissiyattır.
net olarak ve üzerinde uzlaşılmış kesin tek bir doğru olarak var olmayan bir şeydir. ama kesinlikle ırkçılık değildir. ırkçılık yeryüzünde milyonlarca insanın kanına girdikten sonra rejim olarak genel anlamda yıkılmıştır. şu anda ise olsa olsa marjinal bazı örnekleri yeryüzünde mevcuttur. insanlığın vardığı güzel bazı sonuçlar ise savaşın , kitle imha silahlarının kötülüğü; olabildiğince barışı ve doğa ile barışık bir yaşam tarzını tesis ederek, insanların en azından asgari haklarını tanıyarak ve koruyarak yaşama çabalarının gerekliliğidir.