neden ben? sıradan gibi gelse de derinine inince çok şey anlatır, kendini tanımaya çalışmanı sağlar, hayattaki her şeyin bir yeri zamanı olduğunu anlamanı sağlar, düşmanın sandığın, sana acı çektiren insanların aslında ruhunu derinleştirdiği, acının dibini boylatıp, mutlu anların değerine varmanı sağlayan öğretmenler olduğunu görmeni sağlar. ve bir an gelir ayağa kalkarsın, kendini ve seni sen yapan geçmişini tüm kalbinle kucaklar ,kendini küllerinden yeniden doğurursun. simurg olmak zordur, acıdır yoldaşın bazen hayalkırıklığı ama varılan şey kendin olduğundan değerdir herşeye ve hayat asıl bundan sonra başlayacaktır.
genellikle felsefecilerin oluşturdukları sorulardır. bu adamların işi gücü yoktur soru oluşturup insanları rahatsız ederler.
sokrates'de(aristo muydu lan yoksa?) bu insanların başında gelmektedir. hatta insanları at sineği gibi sorduğu sorular ile rahatsız etmektedir.
sokrat: hayat varmıdır?
adam: ne diyorsun abi ya?
sokrat: öleceğini biliyorsun değil mi?
adam: abi sus ya.
sokrat: varlık varmıdır?
adam: he?
sokrat: güzel güzel olduğu için mi güzeldir? yoksa biz güzel dediğimiz için mi güzeldir?
adam: ney?
sokrat: öleceksek neden yaşıyoruz?
adam: sokarım tezine, bir siktir git.
sokarım tezine lafı işte buradan gelmektedir... yaaa.
ama at sineği olmak iyidir sorun sorun.
-renkler göreceli midir, yani sizin kırmızı olarak tanıdığınız rengi ben de mi aynı tonlarda görüyorum ?
-sonsuzluk ?
-yaratılış ?
-madde, sadece duyu organlarımızla algılayabileceğimiz yanılsama mıdır ? Varlık ruh mu madde mi yani ?
Her devrin filozoflarının kurcalamış olduğu sorulardır.