insanların özgürlük alanı ve bu alanın sınırları hakkında yeterli bilgiye sahip olmamalarıdır. bu açıdan, bilen arkadaşların detaylı olarak anlatabilecekleri bu konuda yüzeysel ama yararlı olduğunu düşündüğüm kısa biraz bilgi vermek istiyorum.
kamu bakış açısına göre alanlar, kişisel alan ve kamusal alan olarak ikiye ayrılır.
kişisel alan, bu alanın dışındaki kişileri rahatsız etmediği sürece kişinin istediği gibi davranabileceği alandır. örneğin ev, evin kapalı bahçesi ve şahsi araçlar bu kategoriye girmektedir. kişisel alanda insan istediği gibi hareket edebilir, dışarıyı rahatsız etmediği sürece hiç kimse karışamaz.
kamusal alansa aile dışındaki diğer bireylerin kullanımına açık alanlardır. devlet daireleri, apartman ve sitelerin ortak kullanım alanları, parklar, plajlar, sokaklar, ve diğer alanlardan kişisel alana girmeyen hemen her yer kamusal alan statüsündedir. kamusal alanlarda insanlar diğerlerini rahatsız etmemek zorundadırlar.
kişisel alan ve kamusal alandaki davranış bakımından insanlar en çok araç ve park konusunda kafa karışıklığı yaşamaktadır. esasen bu başlığın açılma sebebi de budur.
belki görmüşsünüzdür, araç içinde sevişenler bazen bir parkın köşesi, bazen sahildeki bir otoparkta. fark ettiyseniz bunlara pek müdahale olmaz. aslında bu, "şikayetle" alakalıdır. yukarıda bahsettiğimiz gibi, araç içi "kişisel alan" sınıfındadır ve çevreyi rahatsız etmediği sürece müdahale edilemez. işte, kafa karışıklığının başladığı yer tam olarak da budur. araç içinde sevişen ve kendilerine müdahale edilmediği için bunu sınırsız özgürlük zannedenler, araçtan inip parkın çimenlerine geçmekte, ve sınırlı yapabilecekleri olmasına rağmen daha geniş hareket alanı ve bol oksijenli bu ortamda, ön sevişme diyebileceğimiz şekilleri deneyebilmektedir.
mantık olarak, araç içinde tam sevişme yapabilen halkın, araçtan inip parkın içine girdiğinde de "herhalde burada da hafiften kafamıza göre takılırız, kimse bir şey demez, bu özgürlüğümüzdür" anlayışı vardır. ancak bu anlayış doğru değildir. parka girildiği andan itibaren kamusal alandır ve kamusal alanın sıkı kuralları geçerlidir. herkes, diğer insanları rahatsız etmeyecek şekilde davranmak zorundadır.
aslında halk ve kamu arasındaki sorunlarda temel sorunun, halkın özgürlüğünün sınırını bilmemesinden ya da cehaletinden kaynaklandığı görülecektir. kamu görevlileri kamusal alan ve kişisel alan ayırımını iyi bilirler. ancak bu ayırımı yapamayan cahil kesimin, kamusal alanda da şahsi alanında davrandığı şekilde davranması neticesinde kamu görevlileri ve halk karşı karşıya gelebilmektedir. halk, kollektif mantıkla, haksız dahi olsa kamusal alan tacizi yapan halkı savunurken, kamu, kamusal alanı yapan tacizi suçlu görür.